Distimik Bozukluk
Distimik depresyon olarak da isimlendirilen distimik bozukluk, kronik seyirli ve hafif şiddette bir depresyon tablosunun karşılığıdır.
Distimik bir kişi genellikle kederli, karamsar ve içe dönük, kendini dinleyen bir yapıda olup, yetersizlik ve değersizlik duyguları içindedir.
Yunanca kökenli ‘’ill humoured’’ kelimesinden gelen distimi, karamsar mizaç anlamına gelmektedir. Hipokrat aynı terimi melankolik mizaç olarak kullanmıştır.
Modern psikiyatride ise ilk tanım 1863’te Kahlbaum tarafından yapılmıştır. Bu tanımda distimide manik epizodun olmadığı ve kronik seyrettiği bildirilmektedir. Kraepelin buradan yola çıkarak depresif mizaç kavramını ortaya koymuş, kronik depresyonun manik depresif psikoza dönebileceğini vurgulamıştır. 1978 yılında Dünya Sağlık Örgütü distimiyi tanımlamak için depresif nevroz tanımını kullanmıştır.
Distimik bozukluk tanısı ise ilk kez 1980 yılında DSM-3 sınıflandırması ile psikiyatri literatürüne girmiştir. Burada distimi, nörotik kişilik yapısı ve depresif karakter tanımından uzaklaşarak, biyolojik temeli olan affektif bir kategori olarak ele alınmıştır. Burada hemen hemen tüm kronik seyirli depresyonlar distimik bozukluk tanımını karşılamakta, majör depresyon ile distimi birbiri içine girmektedir.
DSM-4 Tanı kılavuzunda ise distimi için daha net sınırlar çizilmiştir. En az iki yıl süreyle ve hemen her gün boyunca süren depresif duygu durumu varlığında distimik depresyon ya da distimik bozukluk denilmektedir. Çocuk ve ergenlerde ise bu süre en az bir yıldır. 2013 tarihinde yayınlanan DSM-5 kılavuzunda da aynı özellikler sabittir.
Distimi toplumun %3-5’ini etkileyen yaygın bir psikiyatrik hastalıktır. Kadınlarda erkeklere oranla 2 kat daha sık gözlenir. Düşük gelirli, evlenmemiş ve genç yaşta olanlarda daha yaygındır. Major depresyonlu hastaların 1.derece akrabalarında distimi görülme ihtimali daha yüksektir.
Distimik bozukluğun temel belirtileri depresif duygu durumu, enerji azlığı ve kötümser düşüncelerdir. Umutsuzluk, benlik saygısında azalma, dikkat-konsantrasyonda azalma ve karar vermede güçlük diğer distimik depresyon belirtileridir. İştahsızlık ya da aşırı yeme, uykusuzluk ya da aşırı uyku, enerji azlığı ve yorgunluk distiminin nörovejetatif belirtileridir.
Distimi tanısı için iki yıllık dönem içinde depresyon belirtilerinin tamamen iyileştiği dönem hiçbir zaman iki aylık süreyi aşmamış olmalıdır. İki ayı aşan iyilik halleri varsa distimik bozukluktan söz edemeyiz.
Distiminin klinik tipleri erken ve geç başlangıçlı olmak üzere ikiye ayrılır. 21 yaş altı ve üzeri burada kriterdir. Hastaların önemli bir kısmında distimi çocukluk ve ergenlik dönemlerinde başlar. 6-13 yaş arasında distimi belirtileri başlayan çocuklar ileri yaşlarında sıklıkla majör depresyon geçirirler.
Distimik bozukluk uzun yıllar hafif depresyon belirtileri ile seyreder ki, bu durum zamanla mesleki, toplumsal ve ailevi yaşam alanlarında işlev kaybına sebep olabilir. Distimi belirtileri yavaş yavaş başlayıp, dalgalı bir seyir gösterir, hiçbir zaman majör depresyon kriterlerini karşılayacak kadar ağırlaşmaz.
Hastalık seyri ilerideki yıllarda diğer ruhsal bozukluklar ile birliktelik gösterebilir. Majör depresyon distimiyle birliktelik gösteren en sık ve önemli psikiyatrik hastalık olup, birliktelik oranı %50’yi bulabilmektedir.
Madde ve ilaç kullanımının neden olduğu duygu durumu bozukluğu, minör depresif bozukluk, tekrarlayıcı kısa depresif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu, depresif kişilik bozukluğu, kronik yorgunluk sendromu, nevrasteni ve kronik psikotik bozukluklar distimi ile birlikte bulunabilen ya da distimi ile ayırıcı tanıda karışabilen diğer ruhsal bozukluklardır.
Majör depresif bozukluk ile distimi benzer belirti kümeleri taşımaları ve belirtilerin başlangıcı, seyri, şiddeti gibi özelliklerde yeterli bilgi alınamadığında ayırıcı tanıda zorluk yaratır. Distimik bozuklukta belirtiler epizodik değildir. Distimide majör depresyona oranla daha çok bilişsel belirti, daha az vejetatif belirti vardır. Psikiyatristiniz distimi tanısı koyarken bunlara dikkat edecektir.
Distimi tanısında temel kriter ilk iki yıl içinde majör depresif epizod geçirilmemiş olması ya da distimi belirtilerinin majör depresif bozukluk belirtilerinin tamamen iyileşmesinden iki ay sonra başlamış olmasıdır.
Hastalık kriterleri hem distimik bozukluk, hem de majör depresif bozukluk ölçütlerini karşılıyorsa bu durum psikiyatri literatüründe çifte depresyon (double depresyon) adını alır.
Kronik yorgunluk sendromu distimi ile sıklıkla karışabilen popüler bir hastalıktır. En az 6 ay süren şiddetli yorgunluk, bellek ve konsantrasyon zayıflığı, lenf bezlerinde hassasiyet, kas, eklem ve baş ağrıları, dinlendirmeyen uyku, boğaz ağrısı, fiziksel aktiviteyi takiben 24 saatte yorgunluk belirtilerinin kaybolmaması kronik yorgunluk sendromunun temel belirtileridir. Depresif duygu durumunun belirgin olmaması distimiden ayırmada psikiyatristler için en büyük yardımcıdır.
Distimiden söz ederken depresif kişilik bozukluğu mutlaka bilinmelidir. Depresif kişilik bozukluğu olanlarda distiminin bulunma olasılığı %30-35’tir. Genel duygu durumuna keder, neşesizlik, keyifsizlik ve mutsuzluğun hakim olması, benlik saygısının düşük olması, kendilik kavramında yetersizlik ve değersizliğin olması, kendine karşı eleştirici, küçültücü ve suçlayıcı olma, suçluluk ve pişmanlık duyma eğiliminde olma, diğerlerine karşı negativist, eleştirel ve yargılayıcı olma, düşünceli, endişeli ve kötümser mizaca sahip olma depresif kişilik bozukluğunun temel özellikleridir.
Eskiden distimik bozukluk tedavisinden pek fayda görülmediği fikri yaygın olsa da, son 30 yıldaki çalışmalar distimik hastaların sanılanın aksine farmakoterapiye yanıt verdiğini göstermektedir. Distimi tedavisinde antidepresan ilaçlar birinci sırada düşünülmelidir. Otonomik vejetatif belirtilerle seyreden distimik bozukluk vakaları trisiklik antidepresanlara, duygu durumunda değişiklikle seyreden distimi vakaları ise selektif serotonin geri alım inhibitörü antidepresanlara daha iyi yanıt vermektedir. Reversibl MAO inhibitörü olan moklobemidle yapılan çalışmalarda da iyi sonuçlar alınmıştır.
Tedaviye cevap vermeyen distimik depresyonlu hastaların karakter spektrum bozukluğu adı altında toplanması gerektiğinde birçok psikiyatrist hemfikirdir. Bu hastalarda kişilik bozukluğu oranı çok yüksektir.
Distimi tedavisinde ilaç tedavisi öncelikli olmakla birlikte, psikoterapi ve psikososyal tedavilerle birlikte uygulanırsa en iyi sonuçları almak mümkün olur.
Distimik bozukluk tedavisinde amaç sadece belirtilerin azaltılmasını sağlamak değil, aynı zamanda kişisel ve toplumsal becerilerin kazanılmasını da sağlamaktır. Uzun süreli depresyonun, kişide çevreye karşı yarattığı öfke ve tahammülsüzlük psikoterapide başlıca sorun olarak ortaya çıkabilir.
Klasik psikanalitik yaklaşım ile distimi tedavisinde kişinin sorumluluğunu alarak kendi sorununu çözümlemesi beklenir.
Distimik bozukluk tedavisinde bilişsel-davranışçı terapi yaklaşımı ise otomatik olumsuz düşüncelere yönelmektir. Terapi neticesi hasta mantıksız ve olumsuz düşüncelerini değiştirerek duygu ve davranışlarını değiştirmeyi öğrenir.
Kişiler arası terapi yöntemiyle ise hastaların kişiler arası yaşantıları ile duygu durumları arasındaki ilişkiyi tanımaları sağlanarak tedaviye gidilir. Aile tedavisi ve kişiler arası yönelimli terapilerle distimi tedavisinde başarı elde etmek mümkündür. Distimili hastalar grup terapilerinden de fayda görürler.
Distimik depresyon tedavisine verilen yanıt çoğu kez kronik olmayan depresyon grubuna göre daha kötüdür. İlaç tedavileri mutlaka psikoterapi ile desteklenmelidir.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Depresyon Tedavisi Kliniği, Muratpaşa/Lara/Antalya.
Psikoterapist ve Psikiyatrist Emine Filiz Uluhan, Psikoterapi Antalya.