Depresyon Çeşitleri
Latince “depressus” kelimesinden gelen depresyon sözcüğü, çökme, kendini kederli hissetme anlamındadır.
Depresif duygular yani depresif duygu durumu ile depresyon çoğu kez karıştırılır. Depresif duygu durumu yaşamın normal bir parçası olup, sağlıklı kişilerde de görülebilen, yaşamsal olaylar karşısında ortaya çıkan sıkıntı, üzüntü, keder içeren duygusal tepkilerdir. Depresif duygular kişinin yaşamını olumsuz etkiler hale geldiğinde, hastalık anlamında depresyondan yani depresif bozukluktan söz edebiliriz. Depresif bozukluk, ruhsal bir hastalıktır.
Çok farklı depresyon sınıflamaları yapılmış, farklı depresyon çeşitleri tanımlanmış, bazıları günümüzde kullanılmaz olmuştur. Bazı psikiyatristler ise depresyon alt tiplerinden ziyade tek bir hastalık varsayımını destekler, aynı hastada zaman içinde farklı depresyon çeşitlerinin görüldüğünü savunurlar.
Antalya psikiyatri ve psikoterapi merkezi olarak bu yazımızda bir kısmı geleneksel, bir kısmı halen kabul gören depresyon alt tiplerinden, depresyon çeşitlerinden söz edeceğiz.
Major depresyon:
Orta yaşlarda (20-40 yaş) zirve yapan majör depresyon, her 4 kadından birini, her 8-10 erkekten birini yaşamları boyunca en az bir kez tutan, en sık görülen psikiyatrik hastalıklardandır.
Genetik, biyolojik ve psişik yatkınlıkla birleşen olumsuz yaşam olayları depresyon gelişiminde ana etkendir.
Depresyonda 4 ana bileşen vardır.
1)Depresif duygu durum: Olağan etkinlik ve daha önce zevk veren durumlardan eskisi kadar zevk almama ve bunlara karşı ilgi kaybıyla seyreden çökkünlük, karamsarlık, keder ve elemli olma hali.
2)Gerek mental, gerekse fiziksel alanda enerji azlığı, gerileme ile kendini gösteren psikomotor yavaşlama.
3)Düşünce içeriğinde kısıtlılık ile seyreden bilişsel yavaşlama.
4)Kişinin işlevselliğinde azalma.
Depresyon belirtilerini şöyle özetleyebiliriz.
A)Duygusal belirtiler
1)Moralsizlik, karamsarlık, yaşamdan zevk alamama, umutsuzluk, mutsuzluk, elem, keder, hüzün ve kendini boşlukta hissetme ile karakterize çökkün duygu durumu.
2)İşine, çevreye ve hayata karşı ilgisizlik, daha önce yapmaktan zevk aldığı etkinliklerden zevk alamaz hale gelme (anhedoni).
3)Sıkıntı, gerginlik, rahatlayamama, sinirlilik ile kendini gösteren bunaltı (anksiyete).
4)Affektif anestezi denilen duygusal tepkisizlik hali. (Örneğin, çocuğumun hastalanması bile benim için bir şey ifade etmiyor.)
B)Bilişsel (kognitif) bozukluklar
1)Düşünce bozuklukları:
- Düşünce süreci ve akışı bozulduğundan hasta sözel anlatımda zorlanır, sorulan sorulara yanıt verecek gücü bulamaz ya da sorulan soruya dikkatini toplayamaz.
- Düşünce içeriği bozulmuştur. Suçluluk ve değersizlik hisleri hakimdir. Yetersizlik duyguları içinde artık bir işe yaramadığını düşünür.
- Kendisini, çevreyi, dünyayı ve geleceği olumsuz görme depresyonun belirtilerinden olup, bilişsel çarpıtmalara dayanır.
- Umutsuzluk da bilişsel kaynaklı bir depresyon belirtisidir. Özellikle gelecekle ilgili umutsuzluk yoğun olup, iyileşmeyeceğine, kendisi ve yakın çevresinin perişan olacağına dair düşünceler de sıktır.
- Yavaşlayan düşünce süreci ve yoğun karamsarlık nedeniyle karar vermekte zorlanılIr, ciddi bir kararsızlık depresyon kliniğine hakim olur.
- Depresyonun getirdiği halsizlik, vücut ağrıları gibi belirtiler yanlış yorumlanarak ölümcül bir hastalık geliştiği inancı yerleşir ve hasta hipokondriyak uğraşılarla boğuşabilir.
- Takıntı ve fobiler gelişebilir.
- İntihar düşünceleri depresyonlu hastaların %75’ inde gözlenir.
2)Konsantrasyon güçlüğü, psikomotor yavaşlamanın bir parçası olup, depresyondaki hasta dikkatini toplayamaz, konuşmaları anlayamaz, okuduğunu anlayamaz, işte ve okulda başarısız olabilir.
3)İstemli ve istemsiz dikkat azalmıştır.
4)Unutkanlık da yaygın bir depresyon belirtisidir.
5)Nadiren hallüsinasyon ve illüzyon tarzı algı bozuklukları gözlenebilir.
C)Depresyonun bedensel belirtileri
Yorgunluk, bitkinlik, iştahsızlık, kilo kaybı, cinsel istek kaybı, uyku düzensizlikleri en yaygın depresyon belirtileridir. Cinsel istek kaybı tedaviye karşın en geç düzelen bedensel belirtilerdendir. Uykuya dalmada zorluk en sık uyku düzensizliği olup sık uyanma, erken uyanma, bazen de aşırı uyuma gözlenebilir. Bazı depresyonlu hastalarda iştahsızlık yerine aşırı yeme ve kilo alımı da gözlenebilir.
D)Depresyonda davranış değişiklikleri
Bazen belirgin bir psikomotor yavaşlama ortaya çıkar ve hastanın mimiklerinde, jestlerinde, konuşma hızında, yürümesinde, hareketlerinde yavaşlama gözlenir.
Bazen de tam tersine kıpır kıpır, olduğu yerde durmakta zorlanan, huzursuz bir klinik gelişebilir.
E)Gün içi değişimler
Depresif belirtilerin gün içinde dalgalı seyir göstererek, sabah ve akşam farklı şiddette olması depresyonun tipik özelliklerindendir. Hastaların en az yarısı sabahları daha sıkıntılı ve karamsar olup, kendilerini daha kötü hissederler.
Melankoli:
Melankoli eskiden beri bilinen ve tariflenmiş depresyon çeşididir. Yorgunluk, çalışma isteksizliği, baş ağrıları, iştahsızlık, sabah erken uyanma gibi belirtilerle yavaş biçimde başlar. Sabahları kötüleşme belirgin bir özelliktir. Suçluluk duyguları yoğundur. Depresyon tablosu ağır seyreder. Aşırı kilo kaybı görülebilir. İntihar olasılığı kuvvetlidir. Tüm etkinliklere karşı zevk kaybı, hoşnutluk verecek verecek uyaranlara tepkisizlik belirgindir. Günümüzde endojen depresyon ismini de alır.
Psikotik depresyon:
Ağır bir depresyon çeşidi olup hezeyan, halüsinasyon ve düşünce bozuklukları ile seyreder. Şiddetli uykusuzluk, psikomotor ajitasyon ve retardasyon ile şiddetli depresyon bulguları klinik tabloya hakimdir. Hareketler ve konuşma o kadar yavaşlayabilir ki, hasta tamamen hareketsiz ve sessiz durabilir. Yetersizlik, zayıflık, değersizlik, yoksulluk, kendine acıma duyguları çok yoğundur. Suçluluk duyguları ileri derecede olup, hasta kendini cezalandırılmaya layık bulur. Ölümcül bir hastalığa yakalanma, kanser olma, iç organlarda çürüme şeklinde hipokondriyak, somatik ve nihilistik hezeyanlar görülebilir. Şizofrenilerde gördüğümüz beyine düşünce sokulması, düşüncelerinin çevreye yayılması ya da suçlayıcı-yargılayıcı sesler duyma gibi hezeyanlar psikotik depresyonda da görülür. Bundan dolayı genç hastalarda psikotik depresyon, şizofreni ayırımı zordur. İntihar riskinin en yüksek olduğu depresyon çeşitlerindendir.
Maskeli depresyon:
Maskeli depresyon yaygın bir depresyon türü olmasına rağmen duygulanımla ilgili belirtiler pek açık olmadığından çoğu kez tanı gecikir. Psikolojik belirtiler ikinci planda kalmış olup bedensel belirtiler, alkol ya da madde kullanımı, cinsel işlev bozuklukları öne çıkmıştır. İştahsızlık, baş ve genel vücut ağrıları, uykusuzluk, kalp ve sindirim sistemi yakınmaları sıktır. Bazı psikiyatristler maskeli depresyonu somatoform bozukluk olarak kabul ederler.
Atipik depresyon:
Kadınlarda 2-3 kat daha fazla gözlenen, aşırı yeme ve bol uyku ile karakterize, belirtilerin akşamları şiddetlendiği, külçeleşme hissi ve yoğun letarji ile seyreden bir depresyon çeşididir. Hastalarda reddedilmeye karşı aşırı duyarlılık söz konusudur. Klasik depresyon özelliğinin tam tersine olumlu olay ve yaşantılara olumlu tepki verilir. Atipik depresyon tedavisinde antidepresandan çok psikoterapi önerilir.
Kronik depresyon (distimi):
Karamsar mizaç, hasta mizaçlı anlamına gelen distimi, Hipokrat zamanından beri tanımlanmıştır.
İki yıldan uzun süren hafif depresyon distimi olarak değerlendirilir. Çocuk ve ergen depresyonlarında bu süre bir yıldır.
Distimide belirtiler her gün, tüm gün boyunca izlenmekte olup, umutsuzluk, benlik saygısında azalma, karamsarlık, odaklanma güçlüğü, iştahsızlık ya da aşırı yeme, uykusuzluk ya da aşırı uyku, enerji azlığı, yorgunluk ile karakterizedir.
Depresif kişilik özellikleri ile kronik depresyon (distimi) sıklıkla ilişkilendirilir. Depresif kişilik özellikleri şunlardır.
1)Şakadan uzak duran, neşesiz, hüzünlü bir karakter.
2)Fazla düşünceli, kötümser bir zihniyet.
3)Uykuyu seven, pasif, içe dönük bir yapı.
4)Kendi yetersizliği ve olumsuz olaylarla ilgili fazla kafa yorma.
5)Şüpheci, aşırı eleştirici, memnunsuz, şikayetçi özellikler.
6)Kendini kötülemeye, suçluluk duymaya eğilim.
7)Aşırı bağlı, bağımlı, haddinden fazla özverili olma.
Distimi tedavisinde, antidepresan ilaç tedavisine psikoterapi mutlaka eklenmelidir. Kişiler arası yönelimli psikoterapiler ve bilişsel-davranışçı terapi etkin olacaktır. Psikoterapideki asıl amaç hastanın kişisel ve toplumsal becerilerini arttırmaktır.
Mevsimsel depresyon:
Kış depresyonu adını da alan mevsimsel depresyon, genellikle ekim-kasım aylarında başlar, şubat-nisan aylarında biter.
Mevsimsel depresyonda aşırı yeme ve kilo alma, aşırı uyuma, karbonhidrat açlığı gibi atipik depresyon belirtileri belirgindir.
İnsan biyolojisinde tiroid hormonları, bazal kortizol ve bazal prolaktin düzeylerinin mevsimsel değişiklikleri, karanlığın melatonin salgısı üzerindeki etkileri, parlak ışığın beyin serotonin işlevlerindeki değişikliklerde rol oynaması mevsimsel depresyonla ilişkilendirilmektedir.
Diğer depresyon çeşitleri:
1)Yaşlılık depresyonu
2)Doğum sonu depresyonu
3)Çocukluk ve ergenlik depresyonu
4)Nörotik-reaktif depresyon
5)Minör depresif bozukluk
6)Maskeli depresyon
7)Tekrarlayıcı kısa depresif bozukluk
8)Adet öncesi huzursuzluk (premenstrüel sendrom)
Psikoterapi Antalya, Antalya Psikiyatri Merkezi, Depresyon Tedavisi ve Depresyon Psikoterapisi.