Anksiyete Belirtileri
Kendimizi köşeye sıkışmış ya da tehdit altında hissettiğimizde korku ve endişe duymak doğaldır. Bir miktar korku hayatta kalmamızı destekleyen yararlı bir işlevdir ve genetik olarak bize aktarılmıştır.
Hayvan korkuları, yükseklik korkusu genetik rolü olan korkulardandır. Az miktarda korku ve endişe bizi tetikte tutarak, zihinsel ve fiziksel performansımızı aktive eder. Eski dönemlerde bu durum hayatta kalma şansımızı yükseltirken, günümüzde iş, okul, çalışma ve sosyal yaşamımızda başarılı olmamıza katkıda bulunmaktadır.
Korku ve endişe ile performans düzeyleri arasında belli bir noktaya kadar pozitif bir ilişki varken, bu ilişki bir noktadan sonra negatife döner. Örneğin; Sınıfta kalmayı umursamayan, sınıfta kalmaktan endişe duymayan bir çocuğun sınavlardaki başarısı genelde düşüktür. Bir miktar endişe ders çalışma motivasyonu sağlayacaktır. Fakat bu endişe dozunu aşarsa çocuğun uykuları kaçacak, bildiğini unutacak, sınavda korku ve panikten elini oynatamayacak hale gelecektir.
Çoğu zaman ise neden tehdit altında hissettiğimizi bilemeyiz, fakat huzursuzluk, sebepsiz bir korku ve endişe tüm yüreğimizi kaplamıştır. Bu durum anksiyete olarak isimlendirdiğimiz psikolojik tablodur. Nüfusun yaklaşık yüzde 15’ inde psikiyatrik destek gerektirecek düzeyde anksiyete sorunları görülebilmektedir. Stres-anksiyete-fiziksel belirti-endişeli düşünce-fiziksel belirti-anksiyete kısır döngüsüne girildiğinde psikiyatri tedavisi şarttır.
Anksiyete yaşam biçiminizi ve yaşamdan zevk almanızı etkiler hale geldiğinde tedavi zamanının geldiğini söyleyebiliriz.
Anksiyete belirtilerinden beyindeki hipotalamus ve hipofiz ile böbrek üstü bezleri arasında çalışan nöroendokrin bir sistem sorumludur. Adrenalin, ACTH, kortizol, norepinefrin gibi hormonlar ve çeşitli aracı kimyasallar bu sistemde rol alır.
Çarpıntı, terleme, titreme, ağız kuruluğu, nefes alma güçlüğü, tıkanma hissi, göğüste sıkışma, karın ağrısı, şişkinlik, gaz, bulantı, idrara ya da büyük abdeste çıkma hissi, ateş basması, parmaklarda karıncalanma gibi duyumlar anksiyetenin fiziksel belirtileridir.
Sersemlik hali, kontrolünü yitirme korkusu, ölüm korkusu, içi geçme hissi, iştahsızlık, uykusuzluk, yorgunluk, aşırı gerginlik, huzursuzluk, konsantrasyon güçlüğü, depresif ruh hali ise anksiyetenin psikolojik belirtileridir.
Bu belirtiler gerçek bir tehlike anında da ortaya çıkarlar ve biz belirtilerin farkına varılır ve belirtiler sıkıntı verici olur.
Anksiyete belirtilerinin tümünde vücudu düşmanla savaşma ya da kaçmaya yönlendiren fizyolojik bir durum söz konusudur. Örneğin; Kalp hızı ve kan basıncı artışı kaslarımızı bol oksijenle yükleyerek güçlendirme amacındadır. Kan hayati organlara yönlendirildiği için ciltten ve sindirim organlarından çekilir. Bulantı, gaz, el ve ayakların buz gibi olması buna bağlıdır. Terleme, savaş sırasında bol enerjiye ihtiyacı olacak vücudun fazla ısınmasını önlemek içindir. Oksijen düzeyini arttırmak için nefes alışveriş hızı arttırılmış, bu da nefes yetmezliği hissi doğurmaktadır.
Yani anksiyete bozukluklarının klasik belirtilerinden olan, duyumsanan belirtilerin fiziksel bir hastalık olduğu korkusu tamamen yersiz olup, bu belirtiler fizyolojik ve zararsızdır. Göğüste duyduğunuz sıkışma hissi, ağrı, nefes yetmezliği kalp krizinin, sersemlik, dengesizlik, baş dönmesi, bayılacak gibi olma, el ve ayaklarda karıncalanma hisleri felç geçirmenin belirtileri değildir. Kontrolü yitirme, delirme korkusu, ölecek gibi hissetme, yaşananların başkasının başına geldiği duyumsaması (kendini olayların dışında hissetme) tamamen sanal gerçeklerdir.
Anksiyete belirtileri tüm vücudu sardığında ve uzun süreli olduğunda kişi kendini geri çekerek korkutucu deneyimlerden uzak durmayı seçebilir. Bitkinlik, durgunluk, iştahsızlık, tedirginlik, uyku bozuklukları ve nihayetinde depresyon görülebilir.
Yaygın anksiyete bozukluğundan panik bozukluğa kadar değişen oranlarda psikiyatrik tablolara yol açan anksiyetenin tüm belirtilerinin saldırıya karşı doğal savunma mekanizmalarının ürünü olduğu bilinmeli, hayatımızı etkiler hale geldiği anda psikiyatrist yardımına başvurulmalıdır.
Anksiyete bozuklukları psikoterapi ve/veya ilaç tedavileri ile başarıyla yok edilebilir.
Antalya Psikoterapi, Psikiyatri Antalya, Psikiyatrist Emine Filiz Uluhan.