Bağlanma Stilleri
Çocukluk döneminde yaşadığımız deneyimlerimizle ilişkili olan bağlanma stilleri, psikolojide önemli bir yere sahiptir. Bağlanma, bebek ve ona birincil bakım veren ebeveyni arasında gelişen ve güven duygusunun temelini oluşturan güçlü bir bağdır.
Bağlanma teorisi, bebekler ile ebeveynleri arasında kurulan duygusal bağın gözlemlenmesi sonucunda, psikolog John Bowlby ve psikolog Mary Ainsworth tarafından geliştirilmiştir. Özellikle bebeğin fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının görülmesi, algılanması ve bu ihtiyaçların karşılanması anne ile bebek arasında güven bağı oluşmasını sağlar. Fakat tam tersi durumunda bebeğin ihtiyaçlarının anne tarafından görülmemesi, görülüp ilgisiz kalınması ya da bu ihtiyaçlara tutarsız yanıtlar verilmesi anne ile bebek arasındaki güven bağının zedelenmesine yol açar.
Yapılan araştırmalar, yaşamın ilk aylarında şekillenmeye başlayan ve bebeklikten itibaren kurulan bağlanma kalitesinin sadece bebeklik dönemini değil, çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik döneminde kurulan yakın ilişkiler üzerinde de etkisi olduğunu vurgulamıştır.
Bağlanma stili, kişinin kendisini ve çevresini nasıl algıladığını, seçimlerini, kararlarını, baş etme becerilerini, romantik ve yakın ilişkilerini belirlemektedir.
Bağlanma örüntüleri Psikolog Mary Ainsworth tarafından güvenli bağlanma, kaygılı bağlanma ve korkulu-kaçıngan olmak üzere üç şekilde belirtilmiştir. Fakat ilerleyen yıllarda dördüncü bir bağlanma türü olan darmadağın-güvensiz bağlanma örüntüsü, Main ve Solomon tarafından tanımlamıştır.
Güvenli Bağlanma (secure) :
Bu bağlanma biçimi sağlıklı ve amaçlanan bağlanma türüdür. Çocuk; anne ya da birincil bakım veren kişinin yanında olduğunu, kabullenici olduğunu ve duyarlı olduğunu bilir. Duygularına karşılık bulduğu bir bağlanmadır.
Güvenli bağlanmada ebeveynler çocuklarının kendi rahatlık alanlarının dışına çıkmasına izin verir. Ebeveyni yanından ayrıldığı zaman çocuk, ağlar ya da huzursuz olur. Fakat ebeveyni yanına geldiği zaman rahatlar ve kendini güvende hisseder. Ebeveyninin gittiği zaman döneceğini bilir ve kendini güvende hisseder. Olumlu ve olumsuz duygularını dışarı yansıtabilir.
Güvenli bağlanma gerçekleştiren kişi olumlu benlik algısı geliştirir. Yetişkinlik döneminde de iyi ilişkiler kurar. Gerektiği zaman ilişkilerine uygun sınırları koyabilir. Kişiler arası ilişkilerinde olumlu bir görünüşe sahiptir.
Kaygılı Bağlanma (anxious/ ambivalent) :
Bu bağlanma stilinde anne-baba ya da birincil bakım veren ebeveynler, çocuklarının ihtiyaçlarını tutarsız ve istikrarsız bir şekilde karşılar. Çocuğun ihtiyaçlarında anne kimi zaman vardır, kimi zaman yoktur. Bu durum çocuğa karışık mesaj verdiği için bir türlü güvenlik duygusu geliştiremez.
Çocuk ebeveyninden ayrılınca yoğun kaygı içerisine girer, ebeveyni gelse bile kolayca sakinleşemez, ebeveynine yoğun öfke duyar. Yetişkinlik döneminde ise, kurulan yakınlık yeterli düzeyde değildir. Karşıdaki kişinin kendini sevip sevmediğinden emin olamaz ve terk edilme korkusunu yoğun yaşar. Özellikle romantik ilişkilerinde daha gergin ve güvensiz hissetme eğilimindedir.
Çevresindeki insanlara karşı olumsuz düşünme eğilimi içerisindedir. Kendisini güvende hissedebilmesi için onaylanma ihtiyacı vardır.
Korkulu-Kaçıngan Bağlanma (avoidant) :
Bu bağlanma stilinde anne ilgisiz ve mesafelidir. Çocuğun ihtiyaçlarını fark edemez, fark etse de tepkisiz kalmıştır. Bu sebeple çocuk anneye ya da birincil bakım vereninin varlığına da yokluğuna da tepki göstermez. Bu bağlanmada çocuk duygularını gizlemeyi ve sadece kendisine güvenmenin iyi olduğunu öğrenir. Terk edilme, yas ve zorlu yaşam koşulları bu bağlanma stiliyle ilişkilidir.
Yetişkinlik döneminde ise bağ kurmaktan kaçınır. Yakın ilişkileri reddeder. Samimiyet rahatsız edicidir. Herhangi bir destek ya da yardım almaktan kaçınır. Karşısındaki kişiyle duygu ve düşüncelerini paylaşmakta güçlük çeker. Bu nedenle kişiler arası ilişkilerde sorun yaşar.
Darmadağın-Reddedici Bağlanma (disorganized):
Bu bağlanma stilinde, kaygı denetiminde tutarsızlık söz konusudur. Dağınık bağlanma ölçütleri arasında stresle baş edememe, donup kalmak, zamansız hareketler sergilemek ya da hareketlerde yavaşlık vardır.
Ebeveyn modeli; psikiyatrik bozukluğa sahip olan, ihmal ya da fiziksel tacizde bulunan ve kendi bağlanma nesneleriyle sorunlarını çözememiş anneler olduğu belirtilmektedir. Sağlıksız bir bağlanma biçimidir. Çocuk annenin yanındayken korkulu ve çatışma içerisindedir. Anne ya da birincil bakım veren kişiler değişik davranışlar sergiler. Çocuk karmaşa yaşar ve hareketleri, tepkileri karışıktır. Ebeveyn figürü güvenilmez ve korkutucudur.
Bu bağlanma biçiminin altında yatan en önemli neden bakım verenden korkmaktır.
Yetişkinlik döneminde ise, kişi kendini yönetmekte güçlük çeker, sorumluluk almaz ve sosyal hayatında problem yaşar. Alkol ya da madde türevlerini kötüye kullanımı olabilir. Suça eğilim gösterebilir.
Güvenli Bağlanmayı Desteklemek İçin Ebeveynlere Tavsiyeler :
*Bebeğinizle iletişimde sık sık göz teması ve ten teması kurun. Bu aranızdaki bağı kuvvetlendirecektir.
*Bebeğinize bakım verecek kişinin (bakıcı- anneanne-babaanne vs.gibi) sık değişmesi güvenli bağlanmayı zedeleyebilir. Bu nedenle sabit bakım verecek birisinden yardım alın.
*Bebeğinizi ayrılıklara hazırlamaya özen gösterin. Evden çıkarken saklıca kaçmak aranızdaki güven bağına zarar verebilir. Ayrıca, ayrılıklara tepkisini artırır. Bebeğinizle vedalaşmaya önem verin. Gittiğiniz zaman geri döneceğinizi belirtin. Örneğin; “Ben şimdi işe gidiyorum sen evde Ayşe ablanla kalacaksın, akşam geldiğim zaman birlikte oyun oynayacağız” gibi açıklamalarda bulunun.
*Baba figürünün de çocuğun gelişimindeki yeri önemlidir. Baba ile geçirilen kaliteli zamanlar bağlanma gelişimi için önemli bir yere sahiptir.
Özetle, yapılan çalışmalar güvenli bağlanmanın yaşamımızın ilerleyen dönemlerindeki ilişkilerimizi sağlıklı yönde etkilediğine, güvensiz bağlanma biçimlerinin de psikopatolojinin belirleyicisi olduğunu göstermiştir. Bu nedenle bağlanmanın en önemli etkenlerinden biri çocuğun ihtiyaçlarının anlaşılması ve uygun karşılık verilmesidir. Ayrıca, çocukluk döneminde güvenli bağlanma geliştiren bir kişinin daha sonra yaşadığı ciddi olaylar, çevresel faktörler ve duygu durum bozukluklarıyla da bozulabileceğini de yapılan bilimsel çalışmalar göstermiştir. Bu nedenle, her bireyin çocuk sahibi olmayı planladığı süreçte ya da çocuklarını büyütürken sağlıklı bireyler yetiştirebilmek için psikolojik destek alması önerilmektedir.
Psikolog Funda Buharalı.