Ergenlerde Depresyon ve İntihar
Ergenlerin %8’ inde depresyon görülür. Çocuk ve ergenlerde depresyon bireyin uzun vadedeki bilişsel, sosyal ve psikolojik gelişimini olumsuz etkileyeceğinden erken tanı önemlidir.
Bu nedenle ebeveynler ergenlik depresyonu hakkında bilgi sahibi olmalı, ergenlerde depresyon belirtilerini bir an önce fark edebilmelidirler.
Ergenlerde depresyon belirtilerinin birçoğu yetişkinlerde görülenlerle benzer olsa da bazı özel belirtiler de mevcuttur.
- İsteksizlik,
- Geleceğe ümitsiz bakma ve karamsarlık,
- Sosyal ortamlardan geri çekilip içine kapanma,
- Değersizlik hisleri,
- Uyku ve iştah değişiklikleri,
- Halsizlik,
- Dikkati toplayamama,
- Karar vermede güçlük çekme,
- İntihar ve ölüm düşünceleri genel depresyon belirtileridir.
Üzüntülü duygu durum ve ilgi kaybı veya zevk alamama depresyon tanısı için olmazsa olmazdır. Majör depresif dönem tanısı için en az 2 hafta süreyle 5 depresyon belirtisi bulunmalı, ancak bu 5 belirtiden biri depresif ruh hali, üzüntü ya da zevk alamama, ilgi kaybı olmalıdır.
Ergenlere özgü depresyon belirtileri ise şunlardır.
- Sinirlilik,
- Ders başarısında düşme,
- Aşırı uyku,
- İştah artışı ya da iştahtan kesilme,
- Aşırı alıngan olup tepkisel davranma,
- İnternet ya da televizyona bağlanıp, arkadaşlarından uzaklaşma,
- Özgüven kaybı,
- Çocuklarda beklenen kilo artışının gerçekleşmemesi.
Depresyon gün içinde belirgin duygu durum değişiklikleri ile seyredebildiğinden, ergenin zaman zaman keyifli görünmesi bizi yanıltmamalıdır. Zaman zaman gözlenen iyilik hali depresyon tanısını geciktirebilir.
Ergenlik depresyonları davranım sorunlarını alevlendirebilir. Okuldan ya da evden kaçma, alkol ya da madde kullanımı, çalma, suça karışma gibi antisosyal davranışlar görülebilir. Bu nedenle karşıt olma karşıt gelme bozukluğu, davranım bozukluğu gibi çocuk ve ergenlerde görülen psikiyatrik hastalıklarla karışabilir.
Ergenlik öncesi dönemde baş ağrısı, karın ağrısı gibi somatik belirtiler depresif dönemde yaygın olarak görülür. Ergen depresyonlarında negativistik tutum oldukça belirgindir. Huzursuzluk, irritabilite, aile içinde sorumluluk almaktan kaçınma, kişisel görünümüne daha az dikkat eder olma, gönül ilişkilerinde reddedilmeye artmış duyarlılık gösterme ergenlerde dikkate alınması gereken depresyon belirtileridir.
Çocukluk ve ergenlik çağındaki depresyonda okul başarısı, arkadaş ve ebeveyn ilişkileri gibi, çocuğun tüm psikososyal işlevselliğinde bir gerileme olur. Yüksek zekâ düzeyi, olumlu aile içi ilişkiler, bireysel yetenekler söz konusu ise çocuk depresyonun yarattığı öğrenme güçlüğünü kendi gayretiyle kapatarak dışarıya belirti vermeyebilir. Koruyucu etkenler yetersiz ise odaklanma güçlüğü, düşüncede yavaşlama, motivasyon yokluğu gibi depresyon etkileri okul başarısında ciddi düşünmeye yol açar. Bu çocuklar bazen yanlışlıkla öğrenme bozukluğu tanısı alırlar ve depresyon tedavisi gecikir.
Ergenliğin doğası gereği zaten öfke kontrolü sorunları yaşayan, kimlik geliştirme bunalımında olan ergen, depresyonun eklenmesiyle kişilik bozukluğu benzeri belirtiler gösterebilir. Sıklıkla sınır kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu gibi tanılar alabilir.
Depresyon ergenin alkol ya da madde kullandığı bir dönemde ortaya çıkarsa psikiyatristin işi daha da zorlaşır. Çok sayıda kaygı ve takıntı bozukluğu da depresyon ile tetiklenebilir.
Depresyon biyolojik ve psikososyal etkenlerin rol aldığı bir hastalıktır. Ebeveyn depresyonu, erken yaşta ebeveyn kaybı, aile içi çatışmalar, istismara maruz kalma depresyon geçirme riskini arttırır. Kuşaktan kuşağa aktarılan aile içi rol ve davranış örüntüleri de depresyon gelişiminde önemli paya sahiptir. Ergenin depresyonu bazen aile içi sorunlar için bir maskeleme görevi görür. Ergenin depresif belirtilerine odaklanan anne baba, kendi ilişki problemlerini bilinçdışı olarak görmezden gelebilir. Bazen de aile ergenin tedavisine bilinçdışı direnç gösterir. Örneğin, ergenin depresyonu düzeldiğinde anne kendi depresif ruh hali ile baş başa kalır.
Ciddi bir intihar riski yaratması, kişinin yaşam kalitesini belirgin derecede düşürmesi nedeniyle depresyon en önemli psikiyatrik hastalıklardandır. Bundan dolayı erken tanı ve tedavi gerekir.
Çocuk ve ergen depresyonunda tedavi algoritmasını şöyle özetleyebiliriz.
1)Hafif depresyonu olan gençlerde psikoeğitim ve destekleyici müdahaleler yeterli olabilir.
2)Orta ve ağır şiddette depresyonda antidepresan ilaç tedavisi ve bilişsel davranışçı terapi ya da kişiler arası psikoterapi kombinasyonu en uygun tedavi şeklidir.
3)Yoğun intihar düşünceleri ya da intihar teşebbüsü varsa yatarak hastane tedavisi gerekir.
BDT (Bilişsel Davranışçı Terapi) hafif ve orta şiddetli depresyon tedavisinde etkin bir tedavi yöntemidir. Uyumu bozan yanlış düşünce şemalarını düzeltme, sorun çözme becerilerini ve sosyal yeterliliği arttırma, BDT’ nin temel hedefidir.
Kişiler arası psikoterapi ise depresyonun kişiler arası ilişkileri nasıl bozduğuna ve bu ilişkilerdeki sorunların üstesinden nasıl gelinebileceğine odaklanır. Ebeveynlerden ayrılma, otorite figürleri, arkadaş baskıları ve ikili ilişkiler ergenlik depresyonunu tedavi ederken psikoterapide özellikle ele alınmalıdır.
Ergenlerde majör depresyon tedavisinde FDA onaylı iki ilaç fluoksetin ve essitalopramdır. Sertralin ve sitalopram da sıklıkla kullanılmaktadır.
Depresif bir ergene yardım etmek istiyorsanız;
- Onu gerçekten dinleyin, samimiyetle konuşun.
- Öğüt ve tavsiyelerde bulunarak ders verir gibi davranmayın.
- Sorunlarını küçümsemeyin, alay ve espri konusu yapmayın.
- Ona karşı dürüst olun.
- Duygu paylaşımında bulunun.
- Suçlu-suçsuz, haklı-haksız, doğru-yanlış gibi tartışmalara girmeyin.
- Depresyon hakkında bilgi edinin.
- Problemin kendiliğinden geçeceğini ümit edip, beklemek yerine bir an önce uzman desteği alın.
- Çocuğu spor ve egzersize teşvik edin.
- Hazır ve fastfood tarzı gıdalardan uzak sağlıklı ve düzenli beslenmesini sağlayın.
- Kendini ifade etmesi, duygu ve düşüncelerini rahatça ortaya koyabilmesi için gerekli desteği verin.
Bir ergende şu durumlar mevcut ise intihar riski yüksektir. Bu işaretlere dikkat etmelisiniz.
- Depresif ruh hali yoğun ve birden çok depresif belirti varsa.
- Sosyal ortamlardan tamamen uzaklaştıysa.
- Ümitsizlik, çaresizlik ve intihardan söz ediyorsa.
- Sık sık evden kaçıyorsa.
- Saldırgan davranıyorsa.
- Risk alıcı davranışları arttıysa.
- Sık sık kaza geçiriyorsa.
- Ölüm içerikli konulara odaklandıysa.
- Yoğun ağlama krizleri yaşıyor ya da tam tersi duygusal dışavurumunu azalttıysa.
- Özel eşyalarını başkalarına veriyorsa.
- Depresyon yanında psikotik belirtiler de gösteriyorsa.
- Benlik değeri ve özgüveni düşük, dürtü kontrol bozukluğu gibi eş zamanlı psikiyatrik hastalığı bulunan, travma ya da istismara maruz kalmış çocuklarda da intihar riski yüksektir.
Halk arasında düşünülenin aksine intihar düşüncesi olmayan bir çocukla intihar hakkında konuşmak intihar riskini arttırmaz. Yapılması gereken, intihar düşüncesi olma olasılığını, uygun sorularla keşfetmektir.
Ergenlerde intihar sonucu ölüm, kaza ve cinayetten sonra üçüncü sıradadır. Bunun da en büyük sebebi depresif bozukluklardır.
İntihar, intihar düşünceleri, intihar girişimi ve intihar sonucu ölüm olmak üzere üç aşamalıdır. Vakaların yarısının intihar etmeden önceki 24 saat içinde bir arkadaş veya yakınına bu niyetinden bahsettiği bilinmektedir. Bu nedenle bir ergenin intihardan söz etmesi hiçbir zaman hafife alınmamalıdır.
İntihar girişimi oranları kız ergenlerde erkeklere oranla 3 kat fazla iken, tamamlanmış intihar erkek ergenlerde kızlara göre 5 kat daha sıktır.
İntihar düşünceleri dönem dönem kaybolup, tekrar gündeme gelebilir. İntihar davranışı uzun süredir devam eden düşüncelerin sonucu olabildiği gibi kapsamlıca düşünülmeden, dürtüsel bir eylemle de gerçekleştirilebilir.
İntihar davranışı sergileyen ergenlerin ortak özellikleri sorunlara uygun çözümler bulmada başarısızlık ve ani krizlerle baş etme yöntemlerinin yetersizliğidir. İntihar davranışında genetiğin de rolü olduğuna inanılır. Birinci derece akrabalarında intihar öyküsü olanlarda intihar oranı 2-4 kat daha fazladır.
Çocuğunuzda intihar düşüncesi olduğundan şüpheleniyorsanız aşağıdaki hususları dikkate almalısınız.
- Çocuğun depresyonda olup olmadığını öğrenmek için mutlaka psikiyatrik muayenesini yaptırın.
- Depresyondaki çocuğunuzla ölüm hakkında konuşmak, ölümle ilgili düşüncelerini sormak, onun aklına ölüm fikrini sokmaz. Birilerinin onunla ilgilendiğini anlaması depresyonda en büyük desteklerdendir. Konuştukça olası problemleri erkenden görme ve çözme fırsatı elde edilir.
- Depresyon ve intihar düşüncesinin tedavi edilebilir bir durum olduğunu bilin.
- Ergenin kişilik problemleri varsa, psikotik belirtiler gösteriyorsa intihar riski daha yüksektir.
Ergen intiharları ile ilgili özellikleri özetlersek;
1)İntihar girişiminde bulunup intiharı tamamlayan ergenlerin %40’ ının daha öncesinde bir intihar girişimi öyküsü vardır.
2)Çocuk ve ergenlerde intihar düşüncesinin doğrudan sorgulanması gereklidir. Yapılan araştırmalar ebeveynlerin çoğunun çocuklarının bu fikrinden haberleri olmadığını göstermektedir.
3)İntihar davranışı sergileyen ergenlerde eş zamanlı bir psikiyatrik bozukluk çoğu kez mevcuttur.
4)Madde kötüye kullanımıyla birlikte duygudurum bozukluğu ve saldırgan davranış öyküsü bulunanlar daha yüksek intihar riski taşır.
5)Aşırı ümitsizlik intihar olasılığını düşündürmelidir.
6)Şiddetli derecede kaygılı, yüksek başarı odaklı-mükemmeliyetçi, dürtü kontrolü zayıf, sorun çözme becerileri yetersiz ergenlerde intihar riski yüksektir.
Konumuzu özel bir psikiyatrik sendrom ile noktalayalım. Psikolojik sorunları olan gençlerin popüler intiharları taklit etme eğilimi Werther Sendromu olarak adlandırılır. Gothe’ nin “Genç Werther’ in Acıları” isimli romanında kendini öldüren kahramanı taklit ederek birçok genç erkek intihar etmiştir. Bundan dolayı roman bir çok Avrupa ülkesinde halen yasaktır. Sendroma da romanın isminden esinlenerek Werther Sendromu denmiştir.
Psikiyatrist ve Psikoterapist Dr. Filiz Uluhan.
Psikoterapi Merkezi Antalya, Ergenin psikolojik sorunları ve ergen psikoterapisi, Ergen danışmanlığı Antalya.