Şema Terapi ve Bazı Şemalarımız
Günlük hayatınızda size sürekli soğuk davranan kişilerle mi ilişkiler yaşıyorsunuz? Yakın olduğunuz insanların bile sizi yeterince umursamadığını mı düşünüyorsunuz? Eşinizin sizi sevdiğini bilmenize rağmen ona güvenmekte güçlük mü çekiyorsunuz? Başkalarının ihtiyaçlarını kendinizinkinden önce mi tutuyorsunuz? Çevrenizdeki insanlardan ne kadar takdir ve onay alırsanız alın, bunu hak etmediğinizi mi düşünüyorsunuz? Ya da en ufak yaşadığınız bir baş ağrısının bile ciddi bir hastalığın belirtisi olabileceğinden mi korkuyorsunuz? İşte bu ve bunun gibi birçok düşünce kalıplarına “şema” diyoruz. Bu yazımızda 11 şema kalıbının içindeki temel güvenlik grubundan terk edilme ve kuşkuculuk- kötüye kullanılma şemalarına değinip, tanımlayacağız ve onları nasıl değiştirebiliriz detaylarıyla aktarmaya çalışacağız.
Şema terapinin varsayımına göre 11 tane şema vardır.
1) Terk edilme.
2) Kuşkuculuk ve kötüye kullanılma.
3) Bağımlılık.
4) Dayanıksızlık.
5) Duygusal yoksunluk.
6) Sosyal izolasyon.
7) Kusurluluk.
8) Başarısızlık.
9) Boyun eğicilik.
10) Yüksek standartlar.
11) Haklılık.
Şemalar, kişinin çocukluk döneminde aileleri ve çevresiyle olan ilişkileri, sosyal yaşantıları ve deneyimleriyle şekillenen kişinin duygu, düşünce ve inançlarına yön veren kalıplardır. Çocukluk döneminden itibaren başlar ve yaşam boyunca sürekli tekrar eder. Çocukluk döneminde duygusal ihtiyaçların yeterince karşılanamaması, aile içinde travmatik yaşantılara maruz kalınması ya da özerklik, olumlu kimlik algısı gibi karşılanması gereken ihtiyaçların giderilmemesi, yetişkinlik döneminde uyumsuz şemaların oluşmasına neden olur.
Uyum bozucu şemalar günlük yaşantıyı zorlaştırarak işlevselliğin kaybedilmesine yol açar. Bu durum, çeşitli psikolojik rahatsızlıkların oluşmasına zemin hazırlayabilir. Her birey şemalarla farklı şekilde baş etmeye çalışır.
Şemalarla baş edebilmenin üç biçimi vardır. Bunlar teslim olma, kaçma ve karşı saldırı şeklindedir. Teslim olma biçiminde; şemaları sürekli tekrarlama durumu vardır. Her şeye razı gelen, bağlılık arayan, bağımlı, uysal ve çatışmadan kaçınan bir tutum izleme hakimdir. Kaçma biçiminde; şemalardan kurtulmak için çeşitli yollar aranır. Sosyal geri çekilme, aşırı bağımsızlık, dürtüsel uyaran düşkünlüğü (seks, kumar oynama, riskli fiziksel aktiviteler vb.) ve psikolojik çekilme (disosiasyon, inkar, hayal kurmalar vb.) gibi yöntemlerle baş edebilme görülür. Karşı saldırı biçiminde; saldırganlık, meydan okuma, pasif agresif tavırlar, baskınlık (hakimiyet ve üstünlük kurma) ve aşırı öne çıkma şeklinde davranışlar görülür. Bu üç baş etme biçimi kişide kısa süreli rahatlama sağlarken, uzun vadede patolojiyi sürdürebilir.
Erişkinlik döneminde değişmez gerçekler gibi algılansa da şemalar sonradan değiştirilebilir. Şema terapiyle birlikte, şemaların farkına varabilmek, onları değiştirebilmek ve başa çıkabilmek amaçlanır. Amerikalı Psikolog Jeffrey E. Young tarafından 1980’lerin sonunda kronik psikolojik problemlerle baş edebilme amacıyla geliştirilmiştir. Yıllar içinde bilişsel ve davranışçı tekniklerin kullanımı çok değerli olmasına rağmen, hayat boyu devam eden örüntüleri değiştirmede yetersiz kaldığı görülmüştür. Bu yüzden de bilişsel ve davranışçı tekniklerle psikanalitik ve yaşantısal teknikleri birleştirerek bir araya getiren Şema Terapi yaklaşımı geliştirilmiştir. Bütüncül psikoterapi tekniğinin bir parçasıdır.
TERK EDİLME ŞEMASI.
Bu şemada sevilen insanlar tarafından terk edileceğine ve sonsuza kadar duygusal olarak yalnız kalacağına dair temel bir inanç mevcuttur. Terk edilme şemasına sahip bir kişi sevdikleriyle ilişkilerinin bir şekilde biteceği korkusunu sürekli yaşar. Aşka dair umutsuzluk hissi vardır. İlişki iyi gidiyor gibi gözükse de, en sonunda biteceğine inanır. Terk edilmeye dair yoğun bir kaygı vardır. Genellikle bu kaygıyı tam olarak tarif etmekte güçlük yaşanır. Kişi, neyden rahatsız olduğunu ifade etmekte zorlanır ve “beni artık sevmiyor” ya da “ beni artık istemiyor” şeklinde anlatır.
Bu şemanın kökeninde, erken çocukluk döneminde aile bireylerinden birinin vefatı, bakım veren kişinin sık değişmesi ve ebeveynlerin boşanması gibi durumların olma olasılığı yüksektir. Bunun yanı sıra yapılan araştırmalar, terk edilme şemasının genetik yatkınlıkla ilişkili olduğuna değinmektedir. Terk edilme şemasına biyolojik bir yatkınlığın olması ve bununla beraber erken çocukluk döneminde yaşanan olayların bu şemanın gelişmesinde önemli bir etken olduğudur.
Terk edilme şeması iki türlü ortaya çıkar. Bunlardan ilki aşırı korumacı bir ebeveynle yetişmek, diğeri ise duygusal olarak tutarsız bir çevreyle yetişmektir. Aşırı korumacı bir ailede yetişen çocuğun özerklik geliştirmesine izin verilmez. Bakım veren anne ya da baba çocuğun tüm ihtiyaçlarını kendi karşılar. Her işi onun yerine yapar. Bu durumda çocuk kendine bir türlü güvenemez ve her zaman bakım vereninin desteğine ihtiyacı vardır. Onsuz bir şey yapamayacağına inanır dolayısıyla da kaybetmekten çok korkar. Bu noktada da bağımlılıktan temel alan bir terk edilme şeması oluşur. Bir diğeri tutarız ebeveynlerle yetişmiş bir çocukta da bu şema gelişebilir. Çünkü çocuk bakım vereniyle güvenli bir ilişki kuramadığı için ne yaparsa yapsın terk edileceğine inanır. Tutarsızlıktan dolayı ortaya çıkan bu şemada, duygusal bir bağ hissettikten hemen sonra kaybetme inancı başlar. Burada da tutarsızlık temelli bir terk edilme şeması mevcuttur.
Terk Edilme Şemasını Nasıl Değiştirebilirim?
*Çocukluktaki terk edilme şemanızın kökenini anlamaya çalışın.
*Terk edilmeye dair hislerinizi gözlemleyin. Duygularınızı tanımlamaya çalışın.
*Geçmişteki ilişkilerinizi gözden geçirin ve tekrar eden örüntüleri netleştirin. Terk edilmeye dair gizli tehlikeleri liste yapın.
*Bağlanmaktan korkan, tutarsız davranan ve kararsız olan partnerler size çok çekici gelse bile uzak durun.
*Bağlanan ve tutarlı bir partner bulduğunuz zaman ona güvenin. Sizi terk etmeyeceğine ve yanınızda olacağına inanın.
*Kendinizi geliştirmeye çalışın ve uyum bozucu şemalarınızı değiştirerek hayatınıza daha kaliteli bir yön verebilmek için psikoterapiye başlayın.
KUŞKUCULUK VE KÖTÜYE KULLANILMA ŞEMASI.
Bu şemanın kökenlerine bakıldığında, sıklıkla çocukluk döneminde yaşanan taciz, kandırılma, aşağılanma ve ihanete uğrama yaşantıları mevcuttur. Aile bireyleri güvenilir kişiler olmayabilir. Sözlerini tutmamış, yalan söylemiş ya da kişinin zayıf taraflarından yararlanmış olabilir. Çocukken istenilen davranışlar yapılmadığında cezalandırıcı davranışlarla karşılaşılmıştır. Çevredeki insanların yaklaşımları kırıcı ve incitici hitap şeklindedir. Bu şemaya sahip kişi, kendini koruyabilmek için kuşkuculuk duvarının arkasına gizlenir. Çevresindeki insanların gizli ve saklı bazı niyetleri olduğuna inanır. Etrafındakilerin ona zarar vereceğini düşünür. Bu nedenle yakın ilişki kurmaktan kaçınır. İlişkilerde kişi, sıklıkla somut bir kanıta sahip olmasa bile insanların kendinden yararlandığını hisseder. Kişisel bilgi verme konusunda sıkıntı hissederek bu bilginin sanki kendine karşı kullanılacağı konusunda derin endişe duyar. İyi bir ilişkinin içinde olsa bile, bu durumu kötüye çevirmek için her şeyi yapabilir. Ya kötüye kullanan ya da kullanılan olur. Böylece her iki şekilde de çocukluktaki kötüye kullanılma durumunu tekrar yaşamış olur.
Kuşkuculuk ve Kötüye Kullanılma Şemasını Nasıl Değiştirebilirim?
*Eğer cinsel veya fiziksel bir taciz öykünüz varsa, bunun için öncelikle bir terapiste başvurun.
*Çevrenizde güven duyabileceğiniz arkadaşlar edinin.
*Kendinizi suçlamayı bırakın. Kimse tacizi hak etmez.
*Bu şema üzerinde çalışırken, sizi taciz eden kişi ile iletişimde olmayı bırakın.
*Hazır olduğunuzda sizi taciz eden kişi ile yüzleşin.
*Yaşadığınız ilişkilerde sizi kötüye kullanan kişilere hoşgörü ile yaklaşmayı bırakın.
*Size saygı duyan ve sizi incitmekten kaçınan eşlerle birlikte olmaya çalışın.
*Etrafınızda güven duyabileceğiniz ve bunu hak eden kişilerle yakınlaşın.
*Size yakın davranan insanları kendi yararınıza kullanmaktan kaçının.
Psikolog Funda Buharalı.
ANTALYA PSİKOTERAPİ, PSİKOTERAPİ MERKEZİ ANTALYA.