Şizofrenide İlaç Tedavisi
Şizofreni, psikiyatri hasta grubunda mutlaka ilaç tedavisi gerektiren bir hastalıktır.
Farklı psikiyatri ekolleri değişik tedavileri tercih etse bile şu üç noktada fikir birliği mevcuttur.
1) Şizofreninin ilk döneminde tercihen ikinci kuşak antipisikotik bir ilaç kullanılır.
2) Bir ya da iki başarısız antipsikotik denemesinden sonra klozapin tercih edilir.
3)Antipsikotik ilaç kombinasyonları mümkün olduğu kadar tercih edilmez, son çare olarak denenebilir.
Amerika Birleşik Devletlerin’ de ilk atak hastalarda olanzapin, ketiyapin ve risperidon gibi ikinci kuşak antipsikotikler %70 ilk tercih olarak kullanılırlar. Bu grupta olanzapin belirgin kilo alımına sebep olabilmektedir. Ziprasidon ve aripiprazol ise kilo alımına en az sebep olan antipsikotik ilaçlardır.
Tardif diskinezi antipsikotik ilaçların en sık görülen yan etkilerindendir. İkinci kuşak antipsikotiklerde bu yan etki haloperidole göre yarı yarıya düşüktür. İdame tedavisindeki yineleme süreleri de haloperidole oranla üstündür.
Birçok şizofreni tedavi kılavuzu sadece bir atipik antipsikotik veya birinci kuşak antipsikotiğin başarısızlık durumunda klozapini önermektedir. Bazı psikiyatristler klozapinden önce üçüncü bir denemeyi tercih edebilmektedirler.
Şizofreni hastalarının %20-30’ unun tedaviye dirençli olduğu bilinir ve klozapinle etkili netice alınır. Klozapin kullanımında agranülositoz dediğimiz kanda beyaz kürelerde azalma, kilo alımı, hiperlipidemi ve artmış şeker hastalığı riski yakından izlenmelidir. Bu riskleri sebebiyle klozapin kullanımı şizofreni tedavisinde hak ettiği yeri bulmamakta, çoğu hekim kullanmaktan kaçınmaktadır.
Pek çok araştırma şizofreni tedavisinde polifarmasi yani çoklu ilaç tedavisine yer vermez. Bazı psikiyatristler yeterli klozapin tedavisine rağmen psikotik belrtilerin düzelmediği hastalarda risperidon güçlendirme tedavisinin iyileşmeyi hızlandırdığını söylerler.
Şizofreni tedavisinde antipsikotiklere ilaveten antidepresan, duygudurum düzenleyici, anksiyolitik ve sedatif hipnotikler gibi diğer psikotrop ilaçlar da gerekebilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’ de ortak yürütülen bir çalışmada, 1 yıl geriye dönük bakıldığında hastaların %90’ ının en az bir ek ilaç aldığı saptanmıştır.
İlaçlar şizofreni hastaları tarafından uygun doz ve uygun zaman aralığında alındığında, çoğu hasta için ortalama dozlar yeterli olmaktadır. Burada önemli olan hastaların ilaç kullanımının sağlanmasıdır. Yatarak tedavi gören hastaların %62’ sinde düzenli ilaç kullanımı saptanırken, ayaktan tedavi görenlerde bu oran %29’ a düşmektedir.
Antipsikotik ilaçların doz ayarlaması çok önemlidir ve kişiye göre hassasiyetle yapılmalıdır. Önerilen ve ilaç kılavuzlarında onaylanan maksimum dozlar günlük psikiyatri uygulamalarında her zaman geçerli olmamaktadır. Örneğin, 4mg’ dan 16 mg’ a kadar önerilen risperidon için çoğu hastada 4-8 mg ile optimum netice alınmakta, 8 mg üzeri dozlar extrapiramidal yan etkileri nedeniyle kullanımı kısıtlamaktadır.
Psikiyatride ilaç seçimi hastanın özelliklerine ve ihtiyaçlarına göre bireyselleştirilir. Hastanın ilaca uyumunu sağlamak çok önemlidir.
Antipsikotik ilaç kullanımında ekstrapiramidal yan etkiler ve metabolik sendrom dikkate alınması gereken iki unsurdur. Anormal istemsiz hareketler ekstrapiramidal yan etkileri oluşturur. Kilo alımı, şeker hastalığına yatkınlık, kolestrol ve trigliserit düzeylerinde artma gibi metabolik etkiler ise en sık olanzapinle gözlenir. Ziprasidon ise metabolik yan etkileri en az olan antipsikotik ilaçtır. Herhangi bir antipsikotikten uygun bir yanıt alındıysa, yan etki ortaya çıktığında ilacı değiştirmekten ziyade, yan etkileri düzeltme yönünde tedavi vermek daha doğrudur.
Şizofreni hastalarının ilaca uyumunu sağlamada, yan etki profilinin düşüklüğünden ziyade eğitim, sosyal, davranışsal ve duygusal desteğin büyük rolü vardır.
Psikiyatri Antalya, Psikiyatrist Filiz Uluhan, Şizofreni Tedavisi Antalya.