Panik Bozukluğu
Binlerce yıldır bilinen panik bozukluğu, modern psikiyatride ilk kez 1980 yılında bir ruhsal bozukluk olarak tanımlanmıştır.
Binlerce yıldır bilinen panik bozukluğu, modern psikiyatride ilk kez 1980 yılında bir ruhsal bozukluk olarak tanımlanmıştır.
Panik bozukluğu, agorafobili ya da agorafobisiz olabilir. Her ikisinde de nefes almada güçlük, çarpıntı, baş dönmesi, titreme, ölme ya da çıldırma korkularının ön planda olduğu panik atakları mevcuttur.
Panik atak ve panik bozukluk, halk arasında aynı anlamda kullanılsa da panik ataklar panik bozukluğuna spesifik değildir. Tüm anksiyete bozukluklarında ve pek çok ruhsal bozukluğun seyrinde panik atağı ortaya çıkabilir.
Panik bozukluğundaki panik atakların özelliği yineleyici, kendiliğinden ve beklenmedik olmalarıdır. Bundan dolayı hasta büyük bir endişe ve tedirginlik içinde bir sonraki panik atağını beklemeye başlar. Bu durum beklenti anksiyetesi olarak isimlendirilir.
Panik atağı görülme oranı tahmin ettiğinizden çok daha sıktır. Her on kişiden biri hayatında en az bir panik atağı yaşamaktadır. Panik bozukluğu ise daha azdır. Agorafobili ve agorafobisiz panik bozukluğunun yaşam boyu riski %1-3' tür.
Panik bozukluğuna kadınlarda daha sık rastlanır. Kadın-erkek oranı hemen hemen ikiye birdir. Ortalama 25 yaş civarında başlar ve hastaların çoğu 25-45 yaş arasındadır.
Panik bozukluğun başlangıcında çoğu kez önemli birinden ayrılma, kişiler arası çatışma ve kişisel bir sağlık sorunu gibi stres yaratan yaşamsal bir olay vardır. Bunu takiben uyku bozuklukları, hipokondriyazis dediğimiz hastalık hastalığı, ufak tefek fobiler ve anksiyetenin görüldüğü prodromal bir evre izlenir. Bu durum %70 hastada mevcuttur. Daha sonra panik atakları başlar, ataklara beklenti anksiyetesi ve fobik kaçınma davranışları eklenir.
Panik bozukluk kronik seyirli bir hastalık olup, belirtiler zaman zaman azalıp kaybolur, zaman zaman alevlenir. Agorafobinin eşlik ettiği vakalar daha ağır seyreder. 8-10 yıllık bir periyodta remisyona girme oranları %70' i bulur. Bu bağlamda bazı kalıntı belirtiler kalsa da hastaların büyük bir kısmında panik bozukluğu iyi sonlanır. Yaşlılarda en az görülen anksiyete bozukluğu olduğunu da söyleyebiliriz.
Panik bozukluğun belirtileri ve şiddeti hastadan hastaya değişkenlik gösterebilir. Panik bozuklukta üç temel klinik özellik vardır:
- Panik atak
- Agorafobi
- Beklenti anksiyetesi
Panik Atak: Hiç sebepsiz ve aniden gelişen çok yoğun bir anksiyete halidir. Yaşanan huzursuzluktan dolayı hasta plan yapma, düşünme gibi bilişsel yetilerini geçici olarak kaybeder, bulunulan ortamdan kaçmak ya da uzaklaşmak için karşı konulmaz bir istek duyar.
Çarpıntı, terleme, nefes darlığı, göğüste sıkışma hissi, boğulma hissi, baş dönmesi, uyuşma ya da karıncalanma tarzında beden duyumları, el ve ayaklarda kasılmalar, titreme, sarsılma, bulantı, karın ağrısı gibi belirtilerden en az 4'ü atak sırasında mevcuttur.
Bu arada hasta kalp krizi geçirdiği algısındadır. Felç olacağı, bayılacağı, kontrolünü yitireceği ya da delireceğini, çıldıracağını düşünür. Tüm bunları artık öleceği biçiminde yorumlar.
Hasta bu yoğun anksiyeteyi kompanse etmek için hızlı hızlı soluk alıp vermeye başlar. Hiperventilasyon dediğimiz bu durum kanda karbondioksit düzeylerini düşürerek baş dönmesi ve kasılmalara neden olur. Panik atağı kontrol altına almada nefesi düzenlemek çok önemlidir.
Panik atağı hızla gelişir, ilk 10 dakika içinde doruğa ulaşır ve ortalama 20-30 dakika sürer. Tanı ölçütlerinde yer almamakla birlikte çaresizlik hisleri ve bulunulan ortamdan kaçıp uzaklaşma isteği çoğu hastada gözlenir. Ağız kuruluğu, karında gaz, geğirme, idrara çıkma isteği, düşünememe, düşüncelerin yavaşlaması gibi belirtiler de sıktır.
Panik her an, her ortamda gelişebilir. Atak sıklığı ve atak şiddeti çok değişkendir. Tanı konuluncaya kadar birçok hasta acil servis, dahiliye, nöroloji, göğüs hastalıkları, kardiyoloji poliklinikleri arasında dolaşır durur.
Panik atak bazen durumsal nitelik gösterebilir. Kapalı ve kalabalık ortamlara girme, toplu taşıma araçlarına binme atakları başlatabilir.
Sınırlı belirtili panik atağı denen klinik tabloda ise panik atağı belirtileri 4'ten azdır ve belirtiler çok kısa sürer. Bu vakaların beşte biri zaman içinde tam panik atağa döner.
Gece gelen panik atakları da özel bir klinik görünümüdür. Hiçbir tetikleyici olmaksızın uykudan aniden büyük bir korkuyla uyanılır. Panik bozukluğu vakalarının yaklaşık yarısında en az bir kez, %15-40' ında ise düzenli olarak görülür. Bu tablo travma sonrası stres bozukluğunda da gözlenir. Ortalama 25 dakika sürer ve gecede 1' den fazla olmaz. Bu klinik derin uykuya geçerken ortaya çıkar, REM uykusu sırasında oluşan kâbuslarla bir ilişkisi yoktur.
Beklenti Anksiyetesi: Panık atağı geçirme beklentisi ve korkusudur. İlk ataktan sonra yeni bir atak olacağına dair korku, kaygılı bir beklenti ve hiperaktivitenin eşlik ettiği anksiyete durumudur. Hasta huzursuz, endişeli ve bunun tehlike yaratacağı inancı vardır. Kişi panik atağın geleceğini kestirmek için tüm dikkatini çevresel ve bedensel ipuçlarını değerlendirmeye vermiştir. Hasta her ortamda, en yakın sağlık kuruluşu nerededir? Acil servise en hızlı nasıl ulaşabilirim? gibi soruları kafasında yorumlar. Bu da panik atak ve agorafobik kaçınma davranışlarını tetikler.
Agorafobi: Agorafobi panik bozukluğuna bağlı gelişen, panik atağı olduğunda yardım alamayacağı ya da kaçıp kurtulamayacağı düşünülen durum ve ortamlardan duyulan korkudur. Hastalar kendilerini korumak için kendilerince etkin, aslında işlevsiz çözümler bulmuşlardır. Bunların başında huzursuzluk ve anksiyete yaratabilecek durum, olay ve yerlerden kaçmak, uzak durmak gelir. Bu arayış anksiyeteyi geçici olarak yatıştırmakla birlikte, hastalığı sürdürücü işlev görür. Hatta kaçınılan olay veya duruma girmeye zorlanmak panik atağını başlatabilir. Agorafobi bir çeşit koşullu kaçınma yanıtıdır. Panik bozukluğu hastalarının yarısında ilk 6 ay içinde agorafobi gelişir. Panik atak öyküsü olmaksızın ortaya çıkan agorafobi vakaları da vardır.
Panik atağı ile başvuran bir hastada anksiyeteye nden olabilecek diğer tıbbi durumlar ekarte edilmelidir. Burada alınan tüm farmakolojik ilaçlar ve alkol-madde bağımlılığı gibi sorunlar gözden geçirilmelidir. Amfetamin ve kafein türevi uyarıcılar, astımda kullanılan teofilin ve izoproterenol gibi ilaçlar, parkinsonda kullanılan L-Dopa ve tiroid hastalıklarında kullanılan tiroksin kan düzeyleri belli seviyeyi geçtiğinde yoğun anksiyete sebebi olabilirler.
Kardiyak aritmiler, kardiyomyopatiler, koroner arter hastalığı, mitral kapak prolapsusu, pulmoner emboli, hiperparatiroidi, hipertiroidi, hipoglisemi, Cushing hastalığı, feokromositoma, astım, temporal lob epilepsisi, vertigo gibi hastalıklar ayırıcı tanıda araştırılmalıdır. Menopoz belirtileri, alkol kesilme sendromu ve madde kesilme sendromunda da panik atağına benzer belirtiler görülür.
Bu tıbbi hastalıklar ve toksik dozda ilaç kullanımları değerlendirildikten sonra beklenmedik bir panik atağı öyküsü panik bozukluğunu düşündürür. Panik atak tablosu durumsal özellikler taşıyorsa diğer anksiyete bozuklukları tanıda değerlendirilir. Herhangi bir toplumsal durumla ilişkili ise sosyal fobi, spesifik bir nesne ya da duruma bağlı ise özgül fobi, kir ya da mikrop kapma gibi bir obsesyon nesnesine bağlı ise obsesif- kompulsif bozukluk, bir stres ya da travmayı takiben o travmayı çağrıştıran belli uyaranlar ile oluşuyorsa travma sonrası stres bozukluğu tanıları akla gelir.
Panik Bozukluğu Antalya.
Panik Atağı Antalya.
Antalya Psikiyatri Merkezi.