Obsesif Kompulsif Bozukluk
Takıntı zorlantı bozukluğu olarak da isimlendirilen obsesif kompulsif bozukluk, psikiyatri tarihinde 300 yıldır bilinen bir hastalıktır.
OKB (obsesif kompulsif bozukluk) genellikle süreğendir, bazılarında epizodik ataklarla seyredebilir ve bireyin olağan işlevlerini belirgin olarak engelleyebilir.
Obsesif kompulsif belirtilerin özellikleri şunlardır:
1)Belirtiler benliğe yabancıdır, birey zarardan kaçınma ve riski azaltma amacındadır. Bu ego-dystonic durum olarak isimlendirilir.
2)Hastada iç görü hâkimdir. Yani belirtilerin saçma ve anlamsız olduğunu bilir.
3)Hasta belirtileri baskılamaya çalışır, onlara karşı direnme girişimlerinde bulunur.
4)Hastanın kompulsif davranışları anksiyete ve gerginliği azaltsa da birey tam bir rahatlama yaşayamaz.
Obsesif kompulsif belirtiler hastalık düzeyine gelmese de eşik altı düzeyde birçok insan da bulunur. Bu durum bireylerin yaşamında önemli bir yer tutar.
OKB genellikle ergenliğin son dönemleri ile erişkinliğin ilk dönemlerinde başlar. OKB çocuklarda da görülebilen bir hastalıktır. Bazı vakalar gebelik ve doğum sonrası dönemde başlar. Başlangıç genelde sinsidir, belirtiler yıllar içinde yaşamı etkileyecek hale gelir. Klinik evrede belirtiler yoğun bir sıkıntı verirken, bireyde ciddi bir uğraşı halini alarak zaman kaybına yol açar ve kişinin günlük etkinliklerini bozabilir.
Obsesyonlar özellik olarak, kişinin aklına isteği dışında ısrarla ve zorla gelir, saçma ve mantık dışı olduğu bilinmesine rağmen anksiyete yaratır ve yineleyicidir. Kişi, obsesyonları zihninin bir ürünü olarak değerlendirir.
Kompulsiyonlar ise obsesyonlara yanıt olarak, belirli kurallara göre gerçekleştirilmek zorunda hissedilen, tekrarlayıcı ve belirli bir amaca yönelik, kendine özgü ritüelleri olan törensel davranışlar ya da zihinsel eylemlerdir. Kompulsiyonların amacı obsesyona eşlik eden anksiyeteyi yok etmektir. Ancak yapılan eylem engellenmek istenen obsesyonla gerçekçi biçimde ilişkili değil ya da abartılıdır.
OKB belirtilerini 5 grupta toplayabiliriz.
1)Mikrop kapma, pislik bulaşma, hastalık obsesyonlarına yanıt olarak verilen kompulsif el yıkama, temizleme reaksiyonu.
2)Kuşku obsesyonlarına dayalı kontrol etme kompulsiyonları.
3)Simetri, düzen, sayı, geometrik şekillere dayalı takıntı ve zorlantılar.
4)Biriktirme ve toplama kompülsiyonları.
5)Obsesyonel yavaşlık.
Yale-Brown Obsesyon Kompulsiyon Ölçeği, obsesyon ve kompulsiyonları gruplara ayırmada psikiyatristlere yardımcı bir testtir.
Kirlenme-bulaşma obsesyonlarında el sıkışma, kapı koluna dokunma ve tuvaletlerden herhangi bir pislik ya da mikrop kapma endişesi yaşanır. İleri vakalarda dokunulan her şey veya insanlarla yakın temas bulaşma ve kirlenme kaynağı olarak görülür. Bu obsesyonlara öncelikle sık ve yineleyici tarzda el yıkama kompulsiyonları eşlik eder. Uzun süreli banyo, evi ve eşyaları defalarca temizleme, sürekli çamaşır yıkama gibi kompulsiyonlar da görülebilmektedir. Bu belirtiler çoğu kez klinik düzeyde farkedilmez ve temizliğe düşkün, titiz bireyler olarak yaşamını sürdürür.
Kuşku obsesyonlarında ütüyü prizden çekip çekmeme, elektrikleri kapatıp kapatmama, kapıyı kilitleyip kilitlememe, musluğu kapatıp kapatmama, ocağı söndürüp söndürmeme gibi herhangi bir eylemin yapıldığından emin olamama durumu söz konusudur. Birey kompulsif olarak ocağı tekrar tekrar kontrol edecek, evden çıktıktan sonra sokağa adımını atar atmaz geri dönerek kapının kilitli olup olmadığına bakacak ve defalarca yineleyecektir. Bunlar güvenlik endişesi ve felaketleri önleme amacıyla yapılır ve çoğu kez bilinçdışında yatan saldırganlık ve şiddet dürtülerine bağlıdır.
Simetri ve düzen obsesyonlarında, birey nesne ve olayların belli bir düzen ve konumda olmasına dikkat eder. Koridordaki yolluğun seramiklerin çizgisini geçmemesi, kanepe ile koltuk arasında bir karış mesafe bulunması gibi birçok örnek verilebilir.
Bedensel obsesyonlarda kanser, AIDS gibi hayatı tehdit eden hastalıklara ya da zührevi hastalıklara yakalanma korkusu vardır. Bu hastalar, ilgili beden bölümü ve organın kontrolü veya hasta olmadığına dair onaylanma arayışı gibi kompulsiyonlar geliştirebilir.
Eşcinsel olma, ensest ilişkilere girme obsesyonları gibi cinsel obsesyonlar, günaha girme, Allah’ a ve peygambere küfretme gibi dini temelli korkuların yer aldığı dinsel obsesyonlar batı toplumlarında seyrek görülmekle birlikte ülkemizde ve benzer doğu kültürlerinde oldukça yaygındır.
Bazı kişilerde de saldırganlık obsesyonları hâkimdir. Bu kişiler kendilerine ya da başkalarına her an bir zarar verebileceği endişesi yaşarlar. Bundan dolayı bıçak, makas gibi kesici ve delici aletlerden rahatsız olurlar, çocuğuma kötü bir şey yapabilirim korkusuyla onunla yalnız kalamazlar, herhangi bir ölüm, yaralama, kaza haberi duymamak için televizyon izlemek, gazete okumak gibi aktivitelerden kaçınabilirler.
Biriktirme kompulsiyonunda gereksinim olmadığı halde maddi ya da manevi değeri olmayan her türlü nesne biriktirilir. Kişi bunları atmaya ya da elden çıkarmaya yönelik büyük korku duyar. Evde lüzumsuz eşyadan adım atacak yer kalmaz.
Yapma bozma tarzında kompulsiyonlar yineleme kompulsiyonu olarak isimlendirilir, tüm kompulsiyonlarda görülür. Kapıdan girip çıkma, elektrik düğmesini açıp kapatma, yazdığını silip tekrar yazma, musluğu açıp kapatma yineleme kompulsiyonlarına örnektir.
Dua etme, sayı sayma, belirli kelimeleri tekrarlama gibi yinelemeler zihinsel kompulsiyonlar olarak isimlendirilir.
En sık görülen kompulsiyonlar sırasıyla el yıkama, kontrol etme ve zihinsel kompulsiyonlardır.
Obsesyon ve kompulsiyonlar sıklıkla birlikte gözlenir. Saldırganlık, cinsellik ve bedene yönelik obsesyonlar genelde yalın olarak bulunur.
Obsesif düşünceler ve törensel davranışlar aşırı zaman almasının yanı sıra günlük aktiviteleri yavaşlatarak, gecikmelere neden olurlar. Bu durum obsesyonel yavaşlık olarak tanımlanır. Bazı kişilerin evden çıkarken tekrar tekrar aynaya bakması, saçını düzeltirken, giyinirken oyalanması, ne giyeceğine, saçını nasıl tarayacağına karar verememesi subklinik düzeyde hafif obsesyondur.
Obsesif kompulsif bozuklukta, bulaşma obsesyonlarına dayalı yıkama ve temizleme kompulsiyonları kadınlarda, cinsellik, agresyon ve simetri obsesyonları ile tekrarlama ve kontrol etme kompulsiyonları erkeklerde daha sık görülmektedir.
OKB’ li hastalar büyük çoğunlukla içgörü sahibidirler. %30 vakada içgörü eksiktir. Sıklıkla da biriktirme kompulsiyonu olan olgularda içgörü eksikliği vardır. Bunların tedaviye motivasyonları çok düşüktür.
Klinik olarak obsesif kompulsif bozukluk ya da takıntı zorlantı bozukluğu diyebilmek için, obsesyon ve kompulsiyonlar günde 1 saatten fazla zaman almalı ve kişinin işlevselliğini önemli ölçüde bozmalıdır.
Şizofreninin gelişim aşamasında obsesif kompulsif belirtiler gözlenebilir.
Çocukluk OKB vakalarında, göz kırpma ve yüz tikleri, boğaz temizleme ve burun çekme nöbetleriyle giden Tourette bozukluğu çoğu kez birliktedir.
OKB, bağımlı, histrionik ve obsesif kompulsif kişilik bozukluklarında daha sık gözlenmektedir.
Çocuk ve ergenlerde bulaşma, kendisine ya da sevdiklerine zarar gelme, cinsel ve saldırganlık obsesyonları ilk sıraları alır.
Obsesif kompulsif bozukluk gelişiminde serotonerjik ve dopaminerjik sistemlerin rolü saptanmıştır. Buna yönelik ilaç tedavileri OKB tedavisinde kullanılabilir.
OKB’ nin psikoterapi ile tedavisinde ise psikanalitik ve bilişsel davranışçı kuramdan yararlanılır.
Obsesif kompulsif bozukluk oluşumunda psikanalitik kurama göre kişide saplanmış olduğu nesne ya da doyum biçimine geri dönme yani “gerileme” vardır. Ödipal çatışmanın çok ağır olduğu kişiler, bu dönemdeki isteklerini kısmen ya da tamamen bırakarak anal döneme dönmektedirler. Anal dönemde kullanılan yalıtma, yapma-bozma ve karşıt tepki oluşturma savunmaları da obsesif kompulsif belirtileri oluşturmaktadır.
Obsesif kompulsif bozukluk oluşumunda bilişsel-davranışçı yaklaşım ise normal zorlayıcı düşünceleri temel alır. Sağlıklı düşünce yapısında düşünceler kontrol edilebilirlik gösterirken, klinik obsesyon da zorlayıcı düşünceler zarar ve zararın önlenmesinden sorumlu tutulmaktadır. Zorlayıcı düşüncenin değerlendirilme ve yorumlanma şekli OKB’ ye sebep olmaktadır.
Psikiyatri Antalya.
Antalya Psikiyatri Merkez
Psikiyatrist Dr. E. Filiz Uluhan.