Bipolar Bozukluk
İki uçlu bozukluk olarak ta isimlendirilen bipolar bozukluk eskiden "psikoz manyak depresif" olarak tanımlandırılırdı.
İki uçlu bozukluk olarak da isimlendirilen bipolar bozukluk eskiden "psikoz manyak depresif" olarak tanımlandırılırdı.
Bipoloar bozuklukta belli bir düzen olmaksızın tekrarlayan depresif, manik ya da her ikisini de kapsayan karma epizodlar mevcuttur. Epizodlar arasında kişinin duygudurumu tamamen sağlıklıdır.
İki ucu oluşturan depresyon ve mani arasındaki ilişki binlerce yıldır bilinmekte olup, birçok yazıtta geçmektedir. Depresif dönemde disfori dediğimiz elem ve keder tablosu hâkimden manik dönemde öfori denilen neşe tarzında bir artış söz konusudur. Mani belirtilerinin süre ve şiddet olarak hafif seyrettiği klinik durum ise hipomani olarak isimlendirilir.
Bazı olgularda depresif ve manik belirtiler bir arada bulunur. Bu karma (mikst) tiptir. Kliniğe neşeden çok huzursuzluk hâkimdir. Bu görüntü disforik mani ismini alır.
Hızlı döngülü bipolar bozukluk denen tabloda ise manik ya da depresif epizodlar bir yılda 4' ü geçer. Bu tip, kadınlarda daha sık gözlenir.
Bipolar bozukluk genetik temelli bir hastalıktır. Bu hastalığın görülme şansı, ailesinde hastalık bulunanların, bulunmayan ailelere göre yaklaşık 10 kat yüksektir. Anne babanın her ikisi de bipolar bozukluğa sahipse çocukta görülme olasılığı %75' tir.
Bipolar bozukluk genelde 20 yaş civarında başlar. Kadın, erkek oranı birbirine eşittir. Manik epizodlar erkeklerde daha sıktır. Kadınlarda ise depresyon ağırlıklı karma epizotlara daha sık rastlanır. Hastalar yaşam boyu ortalama 8-10 epizod geçirirler, başlama yaşı ne kadar erkense prognoz o kadar kötüdür. Ölümle sonuçlanan intihar girişimleri en sık bipolar hastalarda görülür. %30 vakada epizodlar mevsimsel özellik gösterir, yaşam boyu risk tüm popülasyonda %0,5-1,5' tur. Erkek hastalarda alkol ve madde kullanımı sıklıkla hastalığa eşlik eder.
Manik epizodta hastanın kendini aşırı biçimde neşeli ve iyi hissettiği öfori kliniği vardır. Hasta kendini büyük ve güçlü görür (grandiozite), uyku ihtiyacı azalmıştır, kişi araya girmeyi imkânsız hale getirecek şekilde hızlı ve durmaksızın konuşur, bir düşünceden diğerine süratle atlar, dikkati dağınıktır, zevke yönelik aktivitelere düşkünlük gösterir. Birçok hasta kendini çok iyi hissettiğinden muayeneye gelmek istemez, aile zoru ya da güvenlik güçlerinin zoru ile tedaviye getirilir. Hastalar aşırı hareketli, aşırı neşeli olup zarar verici davranışlar sergileyebilirler.
Tedavide hastanın yatıştırılması ve uyku düzeninin sağlanması birinci önceliktir. Aileler tedavi sırasında ilaç alımları, aşırı harcama ve aşırı cinsel aktivite gibi durumları iyi izlemelidir.
Hastanın fikirden fikire atladığı, el ve kol hareketlerinin bolca kullanıldığı, yüksek sesli konuşmasına logore ya da laf salatası denir. Megalomanik hezeyanlar çok sıktır ve buna paranoid hezeyanlar da eşlik eder. Örneğin, tüm dünya insanlarını birleştirme ve onları mutlu etme gibi bir misyonu üstlenip, bu beceriye de sahip olduğuna inandığından diğer insanlar onu kıskanmakta, hatta öldürmeyi planlamaktadırlar. Bu hezeyanlar şizofreniden farklı olup sık değişkenlik gösterir ve içerikleri çok daha zengindir.
Hastaların spontan dikkatleri ileri derecede artmıştır. En küçük uyaranlar dikkatlerini çekerken, herhangi bir konuya odaklanmaları çok zordur, hiçbir konuda dikkatini uzun süre sürdüremez. Belleği canlanan hasta çok eski anıları bile hatırlayabilir. Aşırı esprili, fıkralar anlatan, şiirler söyleyen, etrafına neşe saçan bir görüntü verirler. Abartılı giyinme, cinsel yönden baştan çıkarıcı davranma, kavga etme, süratli ve kuralsız araba kullanma gibi dürtü kontrol sorunları yaşarlar, en küçük bir engellenmede öfkelerine hâkim olamaz, saldırgan tavırlar sergileyebilirler.
Tirotoksikoz, sistemik lupus, multiple skleroz, beyin tümörleri, kafa travmaları, sifiliz, epilepsi gibi hastalıklar ve steroid, amfetamin, halüsinojen ilaç kullanımı manik nöbete sebep olabilir. Tanı öncesi bunlar mutlaka araştırılmalıdır.
Depresif epizodlar ise majör depresyona benzer özellikler göstermekle birlikte başlangıcı ve bitişi çok daha hızlıdır. Psikomotor yavaşlama ve depresif epizodta duygudurum düzenleyici ilaç kullanmadan antidepresan kullanmak manik ya da hipomanik epizoda girmeyi kolaylaştırır. Bundan dolayı unipolar depresyon, bipolar bozukluk, majör depresyon tanıları dikkatle konulmalıdır.
Bipolar hastaların %70' i düzenli koruyucu tedavi alsalar dahi en az bir yeni atak geçireceklerdir. Yaşlandıkça epizodlar arasındaki zaman daralır. Uyku yoksunluğu ya da uyku-uyanıklık ritminde değişimler mani nöbetlerini tetikleyebilir. Hastalık ortalamaları her 2,2 yılda yeni bir epizod gelişimini ve bir epizodun ortalama 3 ay sürdüğünü göstermektedir.
Erkek cinsiyet, hastalığın erken yaşta başlaması, sosyoekonomik durumun zayıflığı, ailede hastalık öyküsünün bulunması, boşanmış ya da hiç evlenmemiş olma bipolar bozuklukta kötü prognoz göstergelerdir.
Majör depresyonlar, siklotimi ve distimiler, psikotik bozukluklar ve sınır kişilik bozukluğu ayırıcı tanıda dikkate alınmalıdır.
Bipolar Bozukluk Antalya.
Psikiyatri Antalya.
Psikiyatri Uzmanı Filiz Uluhan.