Çocuk İle Anne Baba Arasındaki Bağlanma
Anneyle Bağlanma:Tüm bağların ilki ve en önemlisi anneyle olan bağdır. Bu bağ kişinin yaşamındaki tüm ilişkilere damga vuracak kadar güçlüdür.
Çocuk ile anne arasındaki bağlanma biçimi, kişinin ruhsal yapısının temelini oluşturmanın yanı sıra, bireyin ilerideki bağlanma ve ilişki örüntülerini doğrudan etkiler.
Anne ile çocuk arasındaki duygusal ve ruhsal bağlanmanın bilinçdışı sürecinde doğal içgüdüler yer alır. Bir sonraki evrede ise annenin ruhsal ve fiziksel sağlığının yanı sıra öğrenilmemiş ve eğitimle alınmış bilgiler de döngüye katılır.
Doğumla beraber anne ile bebeği arasında duygusal bir alışveriş başlar. Anne burada daha etkendir ve duygusal akışı yönlendirmek durumundadır. Çocuk ile anne arasındaki iyi, kötü, acı, tatlı tüm duygusal deneyimler çocuğun ruhsal, duygusal gelişimi ve kimlik oluşumunda temel yapı taşları olacaktır. Bu dönemde çocuk anne ruhunun bir devamı olup, anne neyse çocuk da odur.
Anneyi sürekli gözleyen çocuk, annenin ruh halini ve duygusal durumunu tamamen çözer ve bunu davranışlarıyla ifade eder. Bebek, kendisi için mi ya da annesi için mi endişelenmeli, soğukkanlı ve ölçülü mü olmalı, korkmalı mı, huzur içinde tamamen kendini bırakmalı mı gibi tüm soruların yanıtlarını bilir. Hatta çocuk annenin çözülmemiş duygularının, bilinçdışındaki sorunlarının, en derin ruh halinin bile farkında olup, annenin tüm duygusal ve ruhsal yapısını aynalar.
Bilinçli ya da bilinçsiz olarak anne bebeğinden kendini geri çektiğinde, çocuk büyük stres altına girer ve annesini kendisini sevmeye ve yanında kalmaya ikna etmek zorunda hisseder, hayatta kalma isteğiyle anneye yapışır.
Anneler ile kızları arasındaki bağ, tüm bağlanmalar arsında en yakın bağdır. Kızlar anneleri aracılığıyla kadın olmanın nasıl bir şey olduğunu deneyimler ve annenin kadınlığı ile ilgili olumlu ya da olumsuz algılarını içselleştirir. Anne en iyi kızıyla empati kurar, kız da en iyi annesini tam olarak bilir. Bu yüzden çoğu anne ile kızı arasında sembiyotik bir ilişki vardır. Anne kadınlığından memnun ve mutlu ise kızı da büyük olasılıkla kendine güvenli, cinsiyle barışık bir birey olacaktır.
Anneler ile oğulları arasında kurulan bağ ve ilişkide, anneler erkek aklını anlamakta zorlanabilirler ve oğullarını bir kız gibi algılamaya eğilim gösterebilirler. Babanın olmadığı ya da devreye girmediği/giremediği durumlarda erkek çocuk, erkek kimliğinden kaynaklanan içsel çatışmalarını kolaylıkla uzlaştıramaz. Yani tek başına bir anne, bir oğlan çocuğunda erkek kimliği geliştiremez.
Kendi babasıyla ya da diğer erkeklerle sorunları olan ve deneyimleri az kadın, oğlunun erkek olmaktan korkmasına yol açacak duygusal bir iletişimi ona aktarabilir.
Annesi erkekler tarafından hayal kırıklıklarına uğratılmış bir erkek çocuk, diğer erkeklerin anneye veremediklerini ona vermek zorunda hissederek büyük bir yük altına girebilir ve o yük altında ezilebilir. Hele bunu doğru bir erkek rol model olmadan yapması çok güçtür. Bu erkek çocuklar hiçbir zaman tam bir yetişkin erkek olamazlar. Kadın peşinde koşan, hiçbir kadına bağlanamayan, yalnız maço kahramanlar çoğu kez gerçek erkek rolünü bilmeyen, sahte erkek rollerine sığınmış, baskın olarak çocuklarının sorumluluğunu nasıl alacağını bilemeyen, sorunlu çocukluk geçirmiş erkeklerdir. Bu erkekler aslında anneye mutlak ve tam bir bağlanma içindedir. Evlendiklerinde de çoğu zaman eşlerine anneleri gibi davranırlar, anneleri gibi bir kadın ararlar.
Görüldüğü üzere gerek erkek gerekse kız çocuklar için anne ile bağlanma şekli ve gelişecek bağlanma bozukluğu, yetişkinlik döneminde ciddi ruhsal ve duygusal sorunlara zemin hazırlamaktadır.
Babayla Bağlanma:
Babayla bağlanma kendine özgü nitelikleri ve farklılıkları olan, tüm çocukların duygusal gelişiminde büyük öneme sahip, ancak hiçbir zaman anne ile bağlanmanın yerini alamayacak bir bağlanma biçimidir.
Kimliğimizin en az yarısını da babadan alırız. Özellikle ilk 2 yaşta baba ile çocuk arasında oyun etkileşimi, anne duyarlılığı kadar önemli bir ruhsal duygusal gelişim aracıdır.
Baba çocuğa anneden farklı bir bakış açısı kazandırır. Kadınca bakışa erkekçe bakışı katar. Babanın koyduğu farklı sınırlar, annenin yanındaki koca rolü ve oyun dünyasındaki yeri çocuk için önemli değerler olacaktır. Çocuğun ilk ruhsal ve duygusal bağlanma eğilimi anneden yana da olsa, babayla güvenli bağlanma çocuğun duygusal gelişimini destekler.
Özellikle yeni doğan ikinci bebeğine yakın ilgi göstermek durumunda kalan anne, büyük çocuğuyla yeteri kadar ilgilenmezse, büyük çocuk tamamen babayla bağlanmaya dönebilir. Bu özellikle babalar ve kızlar arasında olduğunda sorunlara daha çok gebedir. Babanın etkisindeki bir kız her zaman çocuk olarak kalacak, kız tam bir kadın olmayı beceremeyecektir.
Anneyle düzensiz bağlanma psikoterapide önemli bir sorun olarak karşımıza çıkar ve kızın aslında anneyi ne kadar özlediği netleşir. Psikoterapist bu durumda öncelikle babayla olan güçlü bağları gevşetmelidir. Duygusal ve ruhsal yaşamın kaynağının anneyle bağlanma olduğu unutulmamalıdır.
Babasız büyüyen çocukların yetişkinliklerinde olumsuz bir varoluş yönelimine sahip oldukları tüm psikiyatrist ve psikoterapistlerce kabul edilmektedir. Bu bireyler sosyal açıdan da kısıtlılık gösterirler.
Tüm insanlar babaya ihtiyaç gösterirler. Babasının kim olduğunu bilme hakkı her çocuk için önemlidir, belirsiz ve kuşkulu bir babalık hissi psikolojik sorunlar oluşturmada önemli rol oynar.
Babayla sağlıksız bağlanma, kızlar için başarılı partner ilişkilerini baskılayacaktır. Kızını kıskançlıkla kendine bağlayan, kızı tarafından olağanüstü, harika olarak algılanan ve hayran olunan baba karşısında hiçbir erkeğin şansı yoktur.
Duygusal bağlanma kuramayan, kızlarını aşağılayan, onlara hoyrat ve saldırgan davranan babaların kızları ise yetişkin bir eş ilişkisinde olgun olamazlar. Bu kızlar çoğu kez şiddete eğilimli, kontrolsüz eşler seçerler. İçe dönük, depresif babaların kızları da zayıf ve yardıma ihtiyaç duyan eşler armaya meyillidirler.
Erkek çocuk ile baba ilişkisinde ise oğul için ideal baba, erkeklik, güç, güvenilirlik ve mizah modelidir. Çocuk baba ile rekabet sayesinde fiziksel ve zihinsel güçlerini yarıştırır ve ilerletir.
Erkek çocuk babadan sevgi ve şefkati de görmek ister. Kadınlara yönelik sevgi ve saygı da babadan oğula geçecektir.
Bazen oğul, baba için annenin sevgisindeki bir rakibi haline gelebilir. Kocasına göre oğluna öncelik tanıyan anne, baba ile oğlu arasında sağlıksız bir rekabete yol açabilir. Bu annenin kendi babasıyla bitmemiş ilişkisinin yansımasıdır ve duygusal olarak olgunlaşmamış nesiller oluşturmaya aday bir yaklaşımdır.
Babanın duygusal olarak gelişmemiş olması durumunda oğullar sıkıntıya düşecektir. Bu oğullar da kapalı, iletişimsiz ve duygudan mahrum, soğuk bir yetişkin olmaya adaydır.
Psikoterapi Antalya.
Antalya Psikiyatri.
Muratpaşa, Lara, Antalya 2014.