Anne Sevgisi
Çocukluk döneminin en temel ihtiyacı sevgidir. Sevgi, çocuk için yemeden ve içmeden bile daha önemlidir.
Psikiyatri pratiğinde çok yalın bir gerçek vardır. Çocukluk yıllarında anne babalarından yeterli sevgiyi alamayanlar, o sevgiyi başkalarında aramakta, bu da farklı psikopatolojilere zemin hazırlamaktadır. Ebeveynden alınacak sevgiyi erişkin yaşamda başka birinin karşılaması mümkün değildir.
İlk 4 yaş çocuk gelişiminde en kritik dönemdir. Bu dönemde özellikle anne sevgisi ve çocuğun gereksinim duyduğu her anda ihtiyaçlarının karşılanarak güven ve huzuru hissetmesi sağlanmalıdır. Bağımlılık dönemi olarak isimlendirilen bu dönem ne kadar rahat atlatılırsa bireylerin sevgiye muhtaçlığı o kadar az olacak, seven, sevebilen, bağlanma problemleri olmayan sağlıklı yetişkinler olacaklardır.
0-4 yaş arasındaki bağımlılık döneminin hayati öneminden dolayı ilk 4 yaşta annenin çalışmayıp çocuğuna kendi bakması idealdir. Günümüz koşullarında bu pek mümkün olmamaktır. Yapılacak şey çocuğunuzla baş başa olduğunuz saatlerde kaliteli zaman geçirmektir. Anne sevgisi doyurulmamış çocuklar hayata güven duymakta zorlanırlar, etraflarına şüphe ile bakarlar, iş yerinde iş arkadaşlarına, evde eşine güven duyamazlar. Annelerinden alamadıkları, tamamlayamadıkları sevgiyi devamlı etraflarında ve başkalarında ararlar, kendilerinden istenen sevgiyi de başkalarına aktaramazlar. Sevgiye hem aç, hem de sevgi cimrisidirler.
İlk 4 yaşını atlatan çocuğun anneye olan bağımlılığı azalır. Sevgiyi kesintisiz alan çocuk dış dünyaya güvenle adım atacaktır. Bu dönemde çocuk anneye bağımlı değil bağlıdır. Çalışan annenin çocuğu kreşe mi, büyükanne veya bir akrabaya mı emanet etmesi gerektiği sorusunun cevabını vermek zordur. Samimi sevgi ortamını sunma noktasında büyükanneler ağır basarken, sosyal ortam ve profesyonel yaklaşım bakımından kreşler öne çıkmaktadır.
Her an herkesten sevgi ve ilgi bekleyen, sevgiye bir türlü doymayan ama başkalarına karşılıksız, gerçek sevgiyi veremeyen yetişkinlerin temel sorunu zamanında karşılanmamış sevgi ihtiyacıdır. Bu çocuklar lise ve üniversite yıllarında çok çabuk âşık olup, âşık olduğunu zannedip, kendilerine ilgi gösteren bir arkadaşı ya da bir yetişkinin peşinden gidebilirler. Duydukları anlık mutluluk ve cinsel hormonların coşkusuyla gerçek aşkı bulduklarını sanarak pembe hayallere kapılabilirler.
Şefkat hissiyle örülü, karşılıksız anne sevgisi doyurulmadığında bu eksiklik bir ömür boyu çekilmektedir. Bir aşktan diğerine yelken açan, sevdiğini ve sevildiğini sanan, kısa sürede hüsranla sonlanan ilişkiler yaşayan bireylerde temel sorun budur.
Psikiyatride bağlanma sorunları olarak ele alınan psikopatolojilerde bireyler bir çeşit “sevme özürlü”, “sevme engelli” dirler. Kişi sevgi ve ilgiye büyük ihtiyaç duyup, bunu başkalarından talep etmekle birlikte, kendisinden sevgi bekleyenlere yeterince sevgi veremez. Hatta bu kişiler peşlerinden koştukları kişiden sevgi ve ilgi görmeye başlayıp, gerçek aşkı ve doğru kişiyi bulsalar bile, bir süre sonra bıkarak uzaklaşma isteği duyarlar. Aslında aradıkları anne sevgisidir. O sevgi ise hiçbir zaman gelmeyecektir.
Sevgi ihtiyaçları doyurulmamış, annesinden yeterince sevgi alamamış kişiler, kendi çocuklarına sevgi aktarımında da sorunlar yaşayabilmektedirler. Psikiyatri ve psikoterapi görüşmelerimizde, özellikle aile ve evlilik terapilerinde bu durumu sıklıkla gözlüyoruz. Anne sevgisinden mahrum büyümüş kişiler, sınırsız ve karşılıksız sevgiyi bilmediklerinden çocuklarına sevgi vermekte zorlanmaktadırlar. Sevgi eksikliğinin bilinçdışında oluşturduğu rahatsızlık, kendi çocuğuna veya birilerine sevgi vermek gerektiğinde sevgisiz günlerinin huzursuzluğunu ortaya çıkarmakta, karşılıksız ve sınırsız sevgi vermeyi engellemektedir. Kendi çocuğu bile olsa birilerinin böyle bir talepte bulunma hakkı olmadığına inanmaktadırlar.
Sevgisizlik insana verilecek en büyük cezalardandır. Tüm insanlar sevilme ve sevmeye ihtiyaç duyarlar. Sevgide doyumsuzluk iş ve aile hayatımızda, sosyal ilişkilerimizde farkında olmadan birçok olumsuzluk yaratmaktadır. Bireyin sevilme ve ilgi görme ihtiyaçlarının nedenlerini öğrenmesi, kendisiyle yüzleşmesi ise psikoterapi ile mümkündür.
Psikoterapi Antalya.
Psikiyatrist, Psikoterapist Filiz Uluhan.
Psikiyatri Antalya, Lara/Muratpaşa.