Çift Terapisinde Doğru ve Yanlışlar
Evlilik yaşamıyla ve psikoterapi ile ilgili, çiftlerde yerleşik hatalı inançlar çift terapisinin başarısını gölgeleyecektir.
Antalya psikiyatri ve Antalya psikoterapi merkezi olarak bu yazımızda sorgulayıp değerlendirmeden kabul edilmiş yanlış inançları ele alacak, psikoterapideki rollerine değineceğiz.
1)Kadın- erkek herkes gerçek aşkı bulma peşindedir. Aşk her şeye kadirdir sözü genlerimize işlemiştir. Gerçek aşkta çiftler birbirlerini yargılamadan, başkalarıyla karşılaştırmadan sevmeli, onunla birlikteyken kendinizi iyi hissetmeli ve onun için daha da iyi olmak istemeli, birbirlerini derinden önemsemeli, her tür problemde birbirlerinin yanında olmalı, birbirleri için fedakarlıklar yapabilmelidirler. Fakat çoğu kez bireyler sevgi duygusu ile sevginin davranışsal ifadesi arasında yanılgıya düşer, yanlış inançların kurbanı olurlar.
İlişkileri ya da evliliklerindeki sorun nedeniyle çift terapisi için müracaat eden kişilerde gördüğümüz en yaygın ifade şekli, “Eğer beni gerçekten sevseydi,……..yapardı”, “Aramızdaki aşk gerçek olsaydı,………..olurdu” gibidir. Sevginin, aşkın ifade şekli bireyin kafasındaki şablona uymuyorsa ve onun kontrolünde değilse bu durum olumsuz algılanmaktadır.
Bir çok yetişkin çocukluğa özgü narsisizmin zincirlerinden kurtulamamakta, tamamen koruyucu ve verici, uysal bir anne tarafından çılgınca sevilen çocuk egosunun tatminini partnerinden beklemektedir. Burada erken çocukluk deneyimlerinin büyük rolü vardır.
Olgun aşk hiçbir şey vermeden, hiçbir şey yapmaya ihtiyaç duymadan almak, her şeyi hak etmek demek değildir.
Bu yanlış inançlardan dolayı bir çok çift eşinin onu sevmediğinden ya da onu anlamadığından yakınır. Çift terapisinde aşk, sevgi, anlama, anlaşılma, ifade etme gibi kavramlar ayrıntılı olarak işlenecektir.
2)Çift terapisine gelen bir çok danışan hak ettiğini alamamaktan yakınır. İlişkide eşitsizlik olduğuna inanmakta, bundan dolayı da sorunlar yaşanmaktadır.
Bu inanca sahip danışanlarda oyun çocukluğu dönemi yaşantıları ve kardeş rekabeti, kardeşler arası ilişkilerin rolü büyüktür. Kıskançlık, gıpta ve hırs duyguları kişiye egemendir.
Adil paylaşım olmadığını savunan birey çoğu kez talebini net olarak ifade edemez, ne demek istediğinin tam olarak bilindiğini varsayar. Bu inanca sahip danışan rahatlıkla psikoterapistin de adaletsiz davrandığını düşünüp, eşinin tarafını tuttuğunu iddia edebilir.
Çiftler ilişkileri boyunca harcadıkları çaba ile aldıkları karşılığın kuyumcu terazisi hassasiyetinde olmayabileceğini bilmelidir. Bazı çiftlerde sıklıkla gördüğümüz senin annenlere bir fazla…….yaptık, çocukla ilgili…….’ yı sen bir eksik yaptın gibi sorun olarak görülen pek çok şey terapi sırasında ele alınacak, adaletsizlik inancının altında yatan eski deneyimler, korkular, güvensizlikler vs. psikoterapist tarafından işlenecektir.
3)Çift terapisine kabahatli tarafı bulma, karşı tarafın kusurlarını tespit ettirme amacını hedefleyerek gelme yanlış bir tutumdur. Çift terapistiniz yargıç değildir, çift terapisinin amacı partnerleri yargılamak değildir.
Terapistinizin görevi dilek ve talepleriniz ne kadar doğru olursa olsun bunları karşı tarafa kabul ettirmek değil, ilişkisel çatışmanızda kendi rolünüzü görmenizi sağlamaktır. Bundan dolayı çift terapisinde terapistinizden hakemlik, aracılık, arabuluculuk, avukatlık gibi görevler beklemeyin.
4)Çift terapisine gelmeyi düşünen çiftler uzun süre kendi problemlerimizi kendimiz çözmeliyiz, terapistten yardım istemek zayıflık belirtisidir gibi yanış inançlarla oyalanırlar ya da terapi sırasında benliklerinin sergilenmesinden, kusurlarının açığa çıkmasından çekinirler. Evlilik ya da ilişki dönüşsüz bir noktaya gelmeden çift terapisi kararını almak en doğru yol olacaktır.
5)Çift terapisinde karşılaştığımız en önemli hatalı tutumlardan biri de “doktor, eşimi düzelt” fikridir. İlişki ya da evlilikteki sıkıntıların tek nedenini eşine bağlanmak ve terapi sonucu eşim düzelecek anlayışına sahip olmak terapi sürecini baltalayacaktır.
Aynı hatayı çocuklarını tedaviye getiren anne babalarda da görüyoruz. Çocuk sorunlarında anne baba, çift sorunlarında da partnerler ortak olarak ele alınacak, ilişkiyi düzeltmede herkes üzerine düşeni yapacaktır
6)Bir çok çiftte ilişkisel problemlerinin iletişim hatalarından kaynaklandığı fikri hakimdir. İletişim günümüzde önemli eksikliklerden olmakla birlikte çift terapisinde iletişim becerilerinin kazandırılması yanında anlaşmazlık ve çatışmaların içeriğine de girilecektir.
7)Çift terapisti evliliğinizin devamı ya da boşanmanız konusunda pozisyon almayacaktır. Bu karar size aittir. Psikoterapist olarak görevimiz ilişkisel sorunlarınızın kaynağını ve sorun üzerinde kendi rolünüzü görmenizi sağlamaktır. Amacımız ayrılmanızı sağlmak ya da sizi birleştirmek değildir. Sorununuzla ilgili farkındalığınız geliştiğinde zaten en doğru kararı siz vermiş olacaksınız.
8)Çift ve evlilik terapilerinde sıklıkla terapist hatalarına da rastlıyoruz. Bazen boşanmış bir terapist boşanma yanlısı davranabilmekte, iyi bir evliliği olan terapist ilişkinin devamı için tüm şartları zorlayabilmekte, terapist politik, sosyal, felsefi, cinsiyetçi görüşlerini terapiden soyutlayamamaktadır. Bundan dolayı terapistinizi iyi seçmelisiniz.
9)Her ilişkide duygusal yakınlık, psikolojik yakınlık, cinsel yakınlık, sosyal yakınlık, güven, sevgi, saygı arayışı farklı farklıdır. Çift terapisinde bunların ilişkideki rolleri ayrı ayrı değerlendirilerek her çifte özel bir yaklaşım gerekir. İyi bir terapist standart kalıplara bağlı kalmaz.
10)Çatışmasız bir insan ilişkisi mümkün değildir. Bütün çatışmalar sonsuz bir uyumla çözülmeye de bilir. Tam bir uyum ve çözüm olmasa da yıkıcı davranışlar minimize ediliyor, çiftler birbirlerine karşı taş duvarlar örmüyorsa pozitif bir denge her zaman mümkündür.
Antalya psikiyatri ve Antalya psikoterapi merkezimiz ilişkisel sorunlarınızda ve çocukların psikolojik sorunlarında çift terapileri ve evlilik terapileri ile deneyimli terapist kadrosuyla yanınızdadır.
Evlilik Terapisi Antalya, Antalya Çift Terapisi.
Psikiyatri Antalya, Antalya Psikoterapi Merkezi.