Ergenlerde Akran Grubu Ve Arkadaşların Önemi
Ergenlik döneminde, arkadaşlık ilişkilerine verilen önem artar ve yavaş yavaş ebeveynlerin yerini alır.
Akran ve arkadaş grubu, ergenliğin karmakarışık dünyasında aynalayıcı bir nesne, bir ara nesnesi rolü oynayarak bir denge yaratır. Deneyim ve iç görü yoluyla değişim ve yeniden yapılanmayı kolaylaştırır, toplumsallaşma sürecine destek olur. Akran arayışıyla aileden uzaklaşan ve ebeveynlerin yabancılaşmaya başlayan ergen, aileyi tedirgin eder. Ergenin aileye yönelik eleştirileri artmış, ebeveynler çocuklarını tanıyamamaktan şikâyet eder olmuşlardır. Bu değişim sürecinin normal olduğuna, endişeye gerek olmadığını tüm anne babalar bilmelidir.
Arkadaş grubu espri, yaratıcılık, eş duyum gibi olumlu özellikleriyle ergenin içsel gerginliğini azaltacak, gelişim süreçlerini destekleyici ve kolaylaştırıcı bir rol oynayacaktır. Çocukluktan gelen insest çatışmalarını aile ortamı dışına taşıyarak rahat bir ortamda işleme olanağı bulacaktır. Dinamikleri aileye göre çok farklı işleyen akran grubu, bu bakımdan büyük avantaj sağlamaktadır.
Akran kümesindeki çeşitlilik anne- baba dışında çok farklı kötü ve iyi nesne tasarımlarına olanak sağlayacaktır. Günübirlik aşklar, bir gün iyi ertesi gün yerin dibine sokacak kadar kötü dostluklar, yaşanılan özlem ve hayal kırıklıkları ergenin kendini tanımasına, kendini bulmasına yardımcı olacaktır. Tüm bu çelişkileri yaşarken, aynı sorunlardan muzdarip akranları tarafından dışlanmayacak, onlardan destek alıp destek verecek, en önemlisi de bir kümeye ait olma duygusunu tadacaktır.
Ergenin çözümlemesi gereken bağımsızlık ve özerklik çabalarını, isyan duygularını, eleştiri zorunluluğunu ebeveynlerinin yanında yapması zordur. Gerginlik, çözülmemiş insest çatışması anne ve babaya yakınlık sağlamayı güçleştirmekte, ergen içinde büyük bir sıkıntı, gerginlik, korku hissetmektedir. Utanma, korku ve suçluluk duyguları içiçe geçmiştir. Annesinin boynuna doya doya sarılma ihtiyacında olan ama bunu yapamayan ergenin bilinçdışında bu çatışma ve çelişkiler mevcuttur. İşte bu preödipal ve ödipal sorunları aşmanın birinci yolu ebeveynlere mesafe koyarak aile dışında özdeşleşme nesneleri aramaktır.
Ailesinden ayrılmayıp, ebeveynlerinin yakınında kalan ergen uyum ve boyun eğmeyi tercih edebilir. Bu temel sorunların çözülmesini güçleştirecek ve erteleyecektir. Bunun neticesinde ödipal çatışmalarını işleyememiş bir kimlik gelişimi oluşabilir. Mutsuzluk, kararsızlık, ilişki bozuklukları, ne yapacağını bilememe gibi özellikler buradan kaynaklanır. Ebeveynlerin çoğu kez tersini düşünmelerine karşın, ailesinden uzak duran, eleştiri, beğenmeme, hırçınlık, başkaldırı gibi özellikler gösteren ergenlerin kimlik gelişimleri daha sağlıklı olacaktır. Aşırı koruyucu ve şımartıcı bir yaklaşım ergenin bağımsızlık ve özerkleşme çabalarını bozar. Gerçek dünyayla yüzleşerek güçsüzlüğü de, kusurları da tanıması sağlıklı bir yapılanma için gereklidir.
İdeal anne, ideal baba tasarımlarıyla bütünleşmek ödipal bağların çözülmesini çok zorlaştırır. Bu da bağımsız kimlik oluşumunu engeller. Aslında bu dönemde ergenin işi çok zordur. Tüm coşkunun içinde yalnızlık, çaresizlik ve şaşkınlık içindedir. Desteğe ve yardıma en muhtaç olduğu dönemde kendisine yardım edecek nesnelerden uzaklaşmak zorundadır. Bu da en yakınından başlayacak, ebeveynlerine eleştiri dozunu arttıracak, hatta onları kötüleyecektir. Bunun sıkıntısını duyan ergen akran grubunda bu duyguları rahatça paylaşacak, dinlendiğini görecek, sorunun ortak olduğunu anlayacaktır. Bir anda akran kümesi tanıdık, yabancılık çekilmeyen, daha az ürküten, sıcak bir yuva özelliği kazanacaktır. Bu yeni yuva da çatışmalar söz konusu olsa da istemediğinde uzaklaşma olanağı elinizdedir, eylemleriniz yadırganmamaktadır, çelişkiler cezalandırılmamaktadır. Benzer ve tanıdık sorunlar ortak problemdir. Bunlardan dolayı akran kümesi ergene sorunlarını kolayca işleme umudu vermekte, umudun yanında destek de olmaktadır.
Bağımsızlık ve ayrımlaşmanın getirdiği korkular, çaresizlik ve öfke duyguları ergenlerde ortaktır, bu da akran grubunu bütünleştirici bir dayanaktır. Ergenler bu dönemde gerçek kimliklerini kazanmamış olmalarına rağmen bir çok şeyi "varmış", "imiş" gibi gösterirler. Cinsel olgunluğa erişmeleri tüm kimlik gelişimlerini tamamlamış gibi hissetmelerine neden olur. Burada düşülen en büyük hata, erişkin bir kadın veya erkek gibi davranarak, gereksinimini duydukları ruhsal doyumu cinsel alanda arama ve doldurma eylemine girmeleridir. Alkol ve madde bağımlılığı gelişimi de böyle başlamaktadır.
Akran grubu, ergenin tam olgunluğa erişmeden, tam bağımsızlaşmadan ebeveynlerinden uzaklaştığı, fakat bu uzaklaşmanın getirdiği yalnızlık, terk edilmiş duyguları ve yasla mücadelesinde bir geçiş nesnesi görevi görmektedir. Bundan dolayı akran kümesinin ayrımlaşma, bireyselleşme, değişim ve yeniden yapılanmaya büyük katkısı vardır. Bu dönemde, bebeklik ve çocukluk dönemlerinde anne- baba tarafından sağlanan aynalama ve onaylama işlevi akran grubundaki arkadaşlar tarafından üstlenilecektir. Çünkü bu dönemde ebeveyn yakınlığı artık istenmemekte, doğrudan topluma yönelme ise korkutucu gelmektedir.
Akran kümesinin ortak süperegosu, ebeveynleri acımasızca eleştirme ve kötülemeye ses çıkarmazken, kendi eksiklikleri, çelişkileri, kararsızlıkları ve korkularına karşı alabildiğine hoşgörülüdür. Bu hoşgörü çelişkilere ve yanlış davranışlara sebep olabilir.
Ergenlik döneminde dışsallaştırma ve yansıtma çok sık kullanılır. Burada olumsuz, yıkıcı, istenmeyen tasarımların kişilik dışına atılarak, negatif duyguların ebeveynlere, öğretmenlere, diğer kişilere ve topluma yansıtılması söz konusudur. Bir anda anne- babalar, öğretmenler ve toplum antidemokratik, anlayışsız, sert, yasaklayıcı, hoş görüşüz, geri kafalı, çağ dışı olarak değerlendirilecektir. Akran kümesi, ergene karşı anlayışsız ve korkutucu davranan tüm çevreye karşı koruyucu, nefes aldırıcı bir nesne konumundadır.
Tüm dünyanın üzerine geldiği algısındaki ergen, akran kümesi içinde biraz soluk alma olanağı bulup, ortak ilke ve değerleri paylaşırken, arkadaşlarında kendisininkine benzemeyen çatışmaları, onların bu sorunları nasıl işlediğini, onların aile dinamiklerinin nasıl işlediğini de görmekte ve ufkunu genişletmektedir. Yani akran grubu, denge unsuru olmanın yanı sıra daneyim ve görü arttırıcı bir rol de oynamaktadır.
Diyebiliriz ki aile ile başlayıp, anaokulu, ilk ve ortaokul ile devam eden toplumsallaşma sürecinde ergenliği içine alan bir dönemde, kolaylaştıran bir basamaktır.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi.
Çocuk ve Ergen Sorunları Antalya.