Bilişsel Psikolojinin Psikoterapide Kullanımı
Psikiyatride önemli tedavi yöntemlerinden biri olan bilişsel psikoterapi, bilişsel psikolojiden ilham almıştır. Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak, hasta ve danışanlarımızın psikolojik sorunlarında bilişsel psikoterapiyi sıklıkla tercih etmekteyiz. Bu yazımızda bilişsel psikolojinin temel kavramlarından, bilişsel gelişimden ve bilişsel psikoterapiye kaynak olmasından söz edeceğiz.
2000 yıl önce Epiktetos, bilişsel yaklaşımı ve bilişlerin önemini çok güzel özetlemiştir. ‘’İnsanlar olaylardan değil onlara bakış açılarından rahatsızlık duyarlar’’. Bu söz günümüzde de bilişsel psikoterapinin özünü oluşturmaktadır.
Bilişsel psikoloji nedir? sorusunu yanıtlamadan önce biliş terimini açıklamalıyız. Düşünme ile hemen hemen aynı anlama gelen biliş terimi, dünyamızı anlamayı ve öğrenmeyi içeren zihinsel etkinlikler anlamındadır. Dil gelişimi, okuma ve yazma, problem çözme, akıl, yaratıcılık, dikkat, algı, bellek gibi birçok alan biliş başlığı altında toplanabilir.
İsviçreli psikolog Piaget, çocuğun dünya hakkındaki bilgisi şekillendikçe birbirine bağlı zihinsel gelişim evrelerinden geçtiğini savunmaktadır. Bu teori bilişsel gelişim konusunda halen geçerli ana kavramdır.
Bilişsel psikoloji nedir? sorusunu şimdi daha rahat tanımlayabiliriz. Bilişsel psikoloji, insanın bir yandan dış dünyayı algılama ve zihninde tasarımlama süreçlerini, bir yandan da o tasarımlara göre eylemlerini oluşturma süreçlerini araştıran bilimdir. Bilgi işleme modeli ise bilişsel terapiye dayanak olur. Bilişsel terapide odak noktası psikolojik sorunlarda bilişsel işlevlerin önemi ve önceliğidir. Kişinin kendisi, çevresi, yaşantıları ve geleceğiyle ilgili yaptığı yorumlar, değerlendirmeler, yüklediği anlamlar, sahip olduğu inançlar, düşünceler ve bunların ortaya çıkış biçimi bilişsel işlevle kastedilen konulardır.
Algılama, öğrenme, hatırlama, düşünme, hayal etme gibi zihinsel süreçler ile dünyaya uyum sağlamaya ve dünyayı değiştirmeye yönelik eylemleri oluşturma süreçleri bilişsel psikolojinin ilgi alanındadır.
1950’ li yılların başlarında temelleri atılan bilişsel psikoloji, 1967 yılında Aaron Beck’in Depresyonun Nedenleri ve Tedavisi kitabındaki bilişsel davranış terapisinin anahtarlarıyla doruk noktasına ulaşmış ve günümüzün en tercih edilen psikoterapi yöntemlerinden biri haline gelmiştir.
Aaron Beck, yanlış inançları düzelterek aşırı tepkileri azaltabileceğimizi savunur. Buna göre insanların yaşadıkları psikolojik sorunlar geniş ölçüde gerçekliğin yanlış önyargı ve değerlendirmelerle çarpıtılmasına bağlıdır. Yani kişileri rahatsız eden duygusal sıkıntılar, doğrudan olayların ve yaşananların kendisinden değil, bunların algılanma ve değerlendirilme biçiminden kaynaklanır. Bilişsel terapi, psikolojik soruna yol açan bu klişeleşmiş anlamlandırma ve yorumlama biçimleri yerine, gerçeklikle daha uyumlu ve işlevsel olanları kişiye göstermeye çalışır.
Başlangıçta depresyon tedavisi için geliştirilen bilişsel terapi, 1977 yılından bu yana çok sayıda çalışma ile test edilmiş, majör depresif bozukluk tedavisi yanında yaygın anksiyete bozukluğunda, panik bozuklukta, sosyal fobide, madde bağımlılığında, yeme bozukluklarında ve çiftler arası ilişki sorunlarında endikasyon almıştır.
Bilişsel psikolojinin temeli olan bilişsel kuram, kişinin yaşadığı olayların kendisinden çok, kişi tarafından bunların algılanma tarzına önem verir. Bilişsel süreçler, insanın olaylar arasındaki karmaşık ilişkiyi kurmasını sağlamaktadır. Bilişsel terapi ile bireyin bu ilişkiyi saptaması ve öngörmesi, böylelikle de değişen çevreye uyum göstermesi sağlanır. Bilişsel terapi bu amaç doğrultusunda kişinin kendisi ve dış dünyayla ilgili algı ve değerlendirmelerini biçimleyen otomatik düşünceleri, şemaları, sayıltıları ve inançları ele alır. İnançlar, ara inançlar ve otomatik düşüncelerden oluşan bilişsel yapı, bu terapi yönteminin ana uğraşısıdır.
Aaron Beck’in çalışmalarına ilham kaynağı olan Albert Ellis’de bilişsel psikolojinin atalarındandır. Ellis, ‘’Bizi insanlar ve olaylar üzmez, biz onların bizi üzeceklerini düşünerek kendimizi üzeriz.’’ Diyerek kişiler arası iletişim sorunlarının kişinin düşünüş biçimlerinden kaynaklandığını savunmuştur. Rasyonel terapi adını verdiği psikoterapi uygulamasında, mantıksızlığın en çok ortaya çıktığı durumlar, olaylar hakkında aşırı sonuçlara, özellikle de olumsuz olanlara varma eğilimidir diyerek tedavisini kurgulamıştır. Birey rasyonel düşündüğünde üzüntü, suçluluk ve düş kırıklığı gibi duyguları bırakır, değersizlik hissine kapılmaz, iyimserliğe ve farklı olasılıklara şans tanıyarak sağlıklı duygusal sonuçlar elde edebilir.
Ellis, terapinin final çözümlemesini şöyle özetlemiştir. ‘’Bizi bugün için etkileyen, geçmişteki olaylar değil söz konusu olaylara ilişkin bugünkü düşüncelerimiz, bugünkü bakış açımızdır. Sonuç olarak geçmiş bugün kafamızda taşıdığımız düşünceler olarak bizimle birliktedir.’’
Kişi sağlıklı düşünme yollarını buldukça, daha yeni ve yararlı inançları içselleştirip alışkanlık haline getirdikçe bilişsel süreçleri yönlendirebilmektedir. Bilişsel terapide istediğimiz de budur. Bilişsel psikolojinin öncüsü olduğu bu psikoterapi yöntemi günümüzün en etkili terapi yöntemlerindendir ve psikolojinin pek çok alanında pozitif katkı sağlamaktadır.
Depresyon, panik bozukluğu, madde bağımlılığı, çiftler arası iletişim bozuklukları, yaygın anksiyete bozukluğu, sosyal fobi gibi psikolojik-psikiyatrik sorunlarınızın tedavisinde Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezimizden bilişsel psikoterapi desteği alabilirsiniz.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Bilişsel Terapi Antalya.
Psikoterapist ve Psikiyatrist Emine Filiz Uluhan, Lara/Muratpaşa/Antalya.