Obsesif Kompulsif Nevroz
Klasik nevrozlar arasında yer alan saplantı (obsesyon) ve zorlantı (kompulsiyon) nevrozu belirtileri depresif nevroz belirtilerine benzeyebilmektedir. Her iki nevrozda da katı, cezalandırıcı, yasaklayıcı bir üstbenlik vardır ve bunları birbirlerinden ayırmak için neyin yasaklandığına dikkat etmek gerekir.
Freud, bu bozukluğu nevroz olarak tanımlamıştır. Günümüzde saplantı zorlantı bozukluğu (obsesif kompulsif bozukluk) denen bu hastalık obsesif kompülsif nevroz olarak da isimlendirilir.
Nevrozların dinamiğini araştıran Freud, bu hastalarda düzenlilik, tutumluluk ve kendi başına buyrukluluk olarak üç karakter özelliği saptamıştır. Saplantılı zorlantılı kişilik yapısıyla saplantı zorlantı nevrozunu (obsesif kompülsif bozukluk) birbirinden ayırmaya dikkat etmelidir. Aşırı düzenlilik, aşırı temizlik, cimrilik gibi bulgular hem nevroz düzeyinde hem de kişilik özelliği olarak bulunabilir. Bunlara kontrol eğilimleri, ikirciklilik, kuşku gibi davranışlar eklenebilir. Bu özellikler şiddetlenerek kişinin çalışmasını, verimliliğini ve çevreyle ilişkisini olumsuz etkileyecek boyut kazandığında nevrozdan söz edilebilir.
Birçok psikiyatrist saplantı zorlantı nevrozunu, saplantılı zorlantılı kişilik zemininde gelişen bir ruhsal hastalık olarak kabul ederler.
İki ile dört yaş arasındaki anal dönemdeki çocuğun ''ben ortalığı istediğim gibi dağıtırım, karıştırırım, kirletirim, bozarım, istediğim yerde altıma yaparım'' gibi haz ilkesi (ben keyfime göre yaşarım) ile ebeveynlerden gelen gerçeklik ilkesi (hayır gerçek keyiften önce gelir) arasında bocalaması, bu etkileşimden kaynaklanan sorunların çözüm biçimleri saplantı ve zorlantı nevrozunun temel dinamik belirleyicileridir.
Çocuğun kendine haz veren herşeyi ille de yapma, annenin de yasak ve kuralları ille de uygulama tutkusu arasındaki güç savaşının patolojik boyuta kayması saplantı zorlantı nevrozunun tetikleyicisidir. Karşılıklı güç denemesi çocuk büyüdükçe başkalarına gücünü gösterme, onları bastırma, sindirme, alaşağı etme eğilimlerine dönüşebilmektedir. Annenin ise koyduğu yasaklardan ziyade onları ortaya koyuş biçimi, yani baskının şiddeti ve uygulama tarzı nevroza gitmeyi kolaylaştırabilmektedir. Anal dönemde bu ölçünün iyi dengelenmesi ruh sağlığı açısından çok önemlidir.
Ebeveynler çocuğun agresyonlarını, inatçılığını, merakını, olur olmaz sorularını doğrudan engellemeye çalışmamalı, bunlardan vazgeçmesi için, uyumlu ve sessiz bir çocuk olması için aşırı baskı yapmamalıdır.
Anal döneme saplanıp kalındığında kişiler ya çok bağımlı, yalnız başına karar veremeyen ya da tümüyle özerk, başına buyruk özellikte olabilirler. İnadı kırılmış çocuklar gerektiği durumlarda karşı koyup direnememekte, eleştirmeyi, fikirlerini savunmayı yapamamaktadırlar. Tersi durumda ise aşırı inatçı, dediğim dedik, isyankar, herşeye karşı koyan, esneklikten uzak, katı kalıplı özellikler öne çıkmaktadır.
Anal dönemde sevgi ile agresyon bütünleşemediğinde yapıcılık ve yıkıcılık iç içe geçer. Obsesif kompülsif nevrozlu kişilerde alınan işin kusursuz ve en iyi biçimde yapılması önemlidir. Fakat bilinçaltında ''hayır buna karşıyım'' ikilemi de mevcuttur. Bundan dolayı birçok hasta iyi ve kusursuz işler yapsa da ya çalışmaları çok yavaştır, ya yaptıkları işi beğenmezler ya da yarım bırakır veya sık iş değiştirirler.
Uzaklık, ulaşılmazlık ve yaklaşılmazlık saplantı zorlantı nevrozlularda (obsesif kompülsif nevroz) başlıca kişilik özellikleri arasındadır. Bu sayede eleştirilerden korunur, sorumlulukları azalır, başkalarının kurallarına uyma zorunluluğu hafifler. Bu kişiler başkalarından kendi kurallarına uymalarını özenle istedikleri halde, başkalarının kurallarına uymak istemezler. İnsanlardan uzak durdukça bu sorunlar azalacaktır. Obsesif kompülsif nevrozda kişiler yalnız yaşamayı tercih etseler de içleri yakınlık ve sevilme beklentisiyle doludur. Fakat yakınlaştıkça özerkliklerinin sınırlanması, çevrelerinin sarılması ve kuşatılma hissi, başkalarının esiri olma düşüncesi benliklerini sarar. Bundan dolayı sevgi alışverişleri çok engellenmiştir.
Bazı vakalar gizli saplantı zorlantı nevrozu belirtileri gösterir. Bunları şöyle tanıyabiliriz. Bu kişiler görünürde çevreye uyumlu, güven ve saygı uyandıran, işlerine çok bağımlı ve sorumluluk bilinçleri üst düzeyde bireylerdir. Ancak bu görünümün altında belli bir sınırdan sonra sert ve katı, herşeye evet diyecek izlenimi verirken hiçbir şeyi onaylamayan, esneklikten uzak yapıları ortaya çıkacaktır. Arka planda ilişkileri, işleri kontrol altında tuttukları, her zaman güçlü, her zaman haklı konumda oldukları zamanla görülecektir. Her zaman güçlü, her zaman haklı konumda olmak saplantı zorlantı nevrozunda (obsesif kompülsif nevroz) başat özelliklerdendir.
Obsesif kompülsif nevrozda kişilik özellikleri olarak kontrol etme, herşeye direnme, herşeye karşı koyma, başkalarına yön verme, başkalarını yönetme, başkalarını denetim altına alma, baskılama, diğerlerine kurallar koyma olarak sayılabilir. Sevgi ve sıcaklık bastırılmış, puslu bir sisin arkasında kalmış gibidir. Çevre ve ilişkide bulunulan her birey denetim ve baskı altında tutulan bir nesnedir. Hasta kişi böylelikle kendisine uyan yakınlık ve uzaklığı ayarlar. Buradaki amaç utanç ya da suçluluk uyandıracak dürtülerin, gereksinimlerin, sıkıntı verecek duyguların denetim altında tutulmasıdır. Aslında kişi kendi iç dünyasını denetim ve baskı altına almak istemektedir. Aşırı nezaket, aşırı incelik, aşırı yumuşaklık, aşırı uysallık görüntüsünün altında sertlik, katılık, bükülmezlik, değişmezlik vardır.
Saplantı zorlantı nevrozunda (obsesif kompülsif nevroz) hep üstte, her zaman güçlü ve her zaman haklı olmak, söylenenin karşıtını savunmak tipik özelliklerdendir. Bu kişiler güçlü ve özerk olmayı ön planda tutarlar. Başkalarını denetim altına almak, onları alt etmek çok önemlidir. Çevresindekilere haddini bildirmek, onların zayıf yanlarını ve kötü niyetlerini sergilemek, hataların sorumluluğunu başkalarına yüklemek yegane amaçlarındandır. Karşısındakini güç durumda bırakmak bu hastalara zevk verir. Bu durum anal sadizme bağlanmaktadır.
Obsesif kompülsif nevrozda birçok hasta düzenli ve dakik iken, bazılarında yavaşlık, düzensizlik, işi ağırdan alma, işi yokuşa sürme, randevulara geç kalma, sık tereddüte düşme görülebilmektedir. Bu hastalıktaki birbirine karşıt ve zıt yönlü iç tepkiler (başla/başlama, git/gitme, güven/güvenme, sev/sevme gibi), kararsızlıklar bunları yaratmaktadır. Çevreyi denetim altına alma, zorlama, yapılan planları bozma eğilimleri de diğer sebeplerdendir.
Anal dönemdeki anüsün tutma, bırakma işlevleri bu hastalarda toplama, biriktirme ve cimrilik ile savurganlık arasında gitgellere sebep olabilir. Saplantı zorlantı nevrozlarında dikkatli para harcama ve tutumlu olmaktan cimriliğe uzanan davranış biçimi sıklıkla görülür. Bazı hastalar yararlı olduklarına inandıkları şeylerde eli açık, hatta savurgan olup, önemsiz gördüklerine kuruşu hesaplarlar. Geleceğe yönelme, bir gün herşeylerini yitirebilecekleri, hiçbir şeylerinin kalmayacakları korkuları mala mal katma, para biriktirme tutkusuna dönebilir.
Karşısındakini zor durumda bırakan, aşağılayıcı, tatsız, batıcı şakaları da obsesif kompülsif nevrozlu hastalarda sıklıkla görmek mümkündür.
Son olarak saplantı ve zorlantıların (obsesyon ve kompülsiyon) ortak özelliklerini sayalım;
1) İrade dışı ortaya çıkarlar.
2) Benliğe yabancı geldiğinden korku verici ve rahatsız edicidirler, suçlanmaya neden olurlar.
3) Zaman içinde hasta obsesyon ve kompülsiyonların tutsağı haline gelir. Benliğe uyumlu hale gelerek rahatsızlık verme nitelikleri kaybolur.
4) Yineleme zorunluluğu saplantı ve zorlantıların ortak özelliklerindendir.
5) Saplantı ve zorlantılarda büyüsel düşünce özelliği vardır. ''Şunu yaparsam, şuna dikkat etmezsem, şu olmazsa yakınlarımın başına şu gelir'' tarzı düşünceleri buna örnek verebiliriz.
6) Ambivalans tüm eylemlere eşlik eder.
Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) tedavisinde ve diğer psikiyatrik hastalıkların teşhis ve tedavisinde Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezimizden yardım alabilirsiniz. 02423114433 numaralı telefonumuzu arayabilirsiniz.
Psikiyatrist ve Psikoterapist Emine Filiz Uluhan, Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi.