Hipnozda Dikkat Edilmesi Gerekenler
Hipnoz tedavi için kullanılırken belli şartların oluşturulması gerekir. Bunları dikkate almadan, sadece trans hali yaratmaya yönelik bir hipnoz seansı şovdan öteye gitmeyecektir.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi olarak bilinçli ve etik bir hipnoz-hipnoterapinin aşağıdaki şartlarda yapılmasını öneriyor ve uyguluyoruz.
Hipnoz ortamı:
Hipnoz yapılacak ortamda danışanın/hastanın dikkatini dağıtacak çevresel etkenler minimize edilmiş olmalıdır. Hipnoterapi odası sakin ve sessiz olmalı, dışarıdan içeriye mümkün olduğu kadar ses almamalıdır. Kapının çalınması, telefonun çalması gibi durumlar önlenmelidir.
Alınan tüm önlemlere rağmen bir siren sesi, hipnoterapistin ya da hastanın açık unuttuğu telefonun çalması, üst kattan ani bir gürültü, bir uçak sesi her zaman mümkündür. Deneyimli ve bilgili bir terapist bu gibi durumlara hazırlıklı olmalı, bu dikkat dağıtıcı öğeleri gereğinde lehte kullanabilmelidir. ‘’Dışarıdan gelen seslerden rahatsız olmayacaksın, gürültüden rahatsız olmaman derin hipnozda olduğunun işareti’’ gibi duruma uygun telkinlerle dikkat dağıtıcı sesler hipnozun akışına dahil edilebilir.
Hipnoz ortamının hafif loş olması ve görsel uyaranların azaltılması başarılı bir hipnoz için olumlu katkı sağlayacaktır. Hastadan hangi aydınlatma düzeyinde kendini rahat hissettiğini sormak faydalı olabilir.
Hipnozda kanepe, televizyon koltuğu, iskemle, yatar koltuk gibi hastanın oturur ya da yatar pozisyonda olduğu herhangi bir pozisyon tercih edilebilir. Önemli olan hastanın rahat olması, yaklaşık 1-1,5 saat pozisyonunu koruyabilmesidir. Terapist ise hastaya 90 derecelik bir açıda ve onu rahatlıkla duyabileceği bir yakınlıkta oturmalı, hastanın sözsüz davranışlarını da rahatça gözlemleyebilmelidir.
Hipnoz odası uygun bir ısıda olmalı, hasta sıcaktan bunalıp, soğuktan titrememelidir. Hastanın üzerine örtülecek hafif bir örtü hipnozu kolaylaştıracaktır.
Hipnoza hazırlık:
Hastanın hipnoza hazırlanması başarılı bir hipnoterapinin olmazsa olmazlarındandır. İlk görüşmede acele ile yapılacak bir hipnoz şovdan öteye gidemez.
Danışanın hipnoza neden başvurduğu, hipnozla ilgili beklenti ve düşünceleri, daha önceki hipnoz deneyimleri mutlaka ele alınmalıdır. Hipnozla ilgili bir korku olup olmadığı, hipnotize edilebileceğine inanıp inanmadığı, probleme olan motivasyonu değerlendirilmelidir.
Hastanın trans hakkındaki düşünceleri hipnozun seyrinde önemli paya sahiptir. Hipnoz ile ilgili önyargı ve bilgiler transa girmeyi kolaylaştırabildiği gibi zorlaştıra da bilir. Transla ilgili, zihindeki çatışmalı imgeler terapiyi olumsuz etkileyebilir.
Hipnoz öncesi görüşme yaparak hipnozla ilgili doğru bilgilerin verilmesi, hastanın korkularının azaltılması önemlidir. Hipnozun normal uyanıklık halinde mümkün olmayan bir dikkat ve odaklanma becerisi kılacağı, her şeyin hastanın kontrolünde olduğu, hipnozdayken yaşadıklarını hatırlayacağı, hipnoz sırasında uyanıkken yapmaktan rahatsızlık duyacağı hiçbir şeyin yaptırılamayacağı gibi merak edilen birçok konu hakkında konuşulmalıdır.
Hipnoz sırasında dikkatin odaklanması:
Hipnoz sırasında verilen telkinler hastanın dikkatini toplamayı amaçlar. Dikkat geliştirici içerikler kapsayan telkinlerin verilmesi hipnoterapinin başarısı için şarttır. Amaç hastanın seçici dikkatini ön plana çıkararak tek bir şeye odaklanmayı sağlamak, dikkat dağıtıcı şeyleri yok saymaktır.
Hipnoterapinin tedavi edici etkisi, hastanın dikkatini dışsal uyaranlara değil de içsel deneyimlere vermesini sağlayabildiğimiz ölçüde olacaktır.
Hastanın cevaplarının gözlenmesi:
İyi bir hipnoterapist doğru telkin verebilmenin yanında hastanın verdiği davranışsal tepkileri yakından gözlemlemelidir. Sözsüz davranışlarda meydana gelen en küçük değişimler birçok kapının açılmasını sağlayabilir.
Hastanın duruşundaki değişiklikler, yüz ifadesi, nefes alıp verişi ip uçlarını yakalamada ve danışan ile terapist arasında sağlam bir ilişki kurulmasında önemlidir.
Hasta ile iletişim:
Hipnoz ortamında aktif, karşılıklı ve açık uçlu bir diyalog kurmak esas olmalıdır. Hipnoterapistin danışanı pasif bir alıcı olarak görmesi tedaviyi aksatır. Kurulacak iyi bir iletişim, hipnoz altındaki hastanın hipnotik deneyime yeterince katılmasını sağlayarak başarıyı arttıracaktır.
Tedavide en önemli püf noktalarından biri hastanın ego katılımının sağlanmasıdır. Hasta hipnozda yaşanan olayları tasarlayan ve yaratan taraflardan biri olursa terapi çok daha etkili olacaktır. Ego katılımı demek, öğrenme düzeyinin yükselmesi demektir. Bu amaçla telkinler hastanın belli bir deneyimi yaşaması yönünde değil, o anda yaşadığı deneyimi tarif etmesi yönünde yapılır.
Telkin sözcükleri nasıl seçilmelidir?
Hipnozda kuşkuya yer bırakmayacak, net bir şekilde ifade edilen telkinler kullanılmalıdır. ‘’Belki, olabilir, olası’’ tarzındaki telkinler hipnoterapinin ruhuna aykırıdır. Telkin verirken kararlı ve otoriter olmalı ancak buyurgan ve baskıcı olmamalıdır.
En iyi telkinler, trans sırasında hastanın yaşadığı içsel olayları hem hastanın hem de hipnoterapistin incelemesini sağlayacak şekilde dile getirilen telkinlerdir. Nötr ve ucu açık telkinler daha işlevseldir. Hipnoz sırasında hastanın adına bir fantezi yaratmaya çalışmamalı, hastanın canlandırdığı imgeleri büyütmeye yönelik telkinler verilmelidir.
Hipnotik telkinlerin özelliği:
Hipnoterapistin telkinleri, hastanın cevap verebileceği ya da vermeyeceği bir uyarandır. Telkine verilen her cevap bir öğrenme süreci olarak işlev görür. Bir telkine cevap alabilmek için hastanın dikkatini odaklaması sağlanmalı, danışanın o anda yaşadığı deneyimin farkına varmasını sağlamalı, yeni deneyimler yaşamak için yeni ortam hazırlanmalı, telkinin genel hedefi danışana iletilmeli, tekrarlar ve farklı varyasyonlar denenmeli, olumlu cevap beklentisi yaratılmalı, çok yavaş ve çok hızlı cevaplardan kaçınmalı, pozitif cevaba odaklanmalıdır.
Hipnoz sırasında hasta ile senkronize olmak:
İyi bir hipnoterapist hipnoz altındaki hastaya uyumlanarak onu okuyabilmelidir. Çünkü hipnoz altındaki hasta az konuşmaya meyillidir. Hastanın yüz ifadesi, bedensel hareketleri, yani sözsüz işaretleri tam ve doğru algılanmalıdır. Hastaya meydan okuyan zorlayıcı telkinlerden kaçınmalıdır.
Hipnoz sırasında hipnoterapist esnek olabilmelidir. Telkinlerle ilgili plan sürekli izlenirken rotadan sapma anında telkinleri hastanın o an yaşadığı şeylere uyarlamak amacıyla gerekli değişiklikler yapılabilmelidir. O anda ortaya çıkan şeyleri kullanarak tedaviye devam etmeyi başaran terapist problemleri çözecektir.
Telkin verirken yapılması gereken en önemli noktalardan biri de, bir önceki telkinin son kısmının, bir sonraki telkine hazırlık niteliğinde olmasıdır.
Hipnoz derinliği:
Hipnoz derinliğini trans, bilinçdışı katılım ve arkaik katılım olarak üçe ayırabiliriz. Tüm hastaların hipnoza aynı şekilde cevap vermesi beklenemez. Sıklıkla karşılaştığımız bir durum hastanın derin transa girmemesidir. Hipnotik olaylar yaşamak için derin trans hali gerekmese de bu hastalar ‘’kendimin farkındaydım’’, ‘’çevredeki olup bitenden haberdardım’’ diyerek hipnozla ilgili şüpheye düşebilirler. Bazı danışanlar ise bilinçdışı katılım düzeyleri düşük olduğundan her şeyin kendi kontrolleri altında geçtiğini savunur. Bazı danışanlarda ise arkaik katılım yani aktarım zayıf olduğundan terapi sırasında güçlü duygusal tepkiler verilemez. Bu durumlar hipnoterapiden alınacak faydayı bozmamaktadır.
Hipnoz seansının bölümleri:
Bir hipnoz seansı indüksiyon, derinleştirme, transta keşif yapma ve sonlandırma olmak üzere dört bölümden oluşur.
İndüksiyon aşamasında bozuk para, göz sabitleme, gevşeme dalgaları ve kolun kalkması gibi farklı teknikler uygulanır. Özellikle ilk seansta indüksiyon aşamasında acele edilmemeli, yeterli zaman ayrılmalıdır. Çünkü hipnozla ilk karşılaşan hastada normal uyanıklık halini terk ederek yeni bir işlevsellik haline alışmak kolay olmayabilir.
İndüksiyonun hemen ardından hipnozu derinleştirme amaçlı telkinler yapılır. Merdivenler, asansör, sayı sayma, nefes, kumsalda uzanma canlandırması gibi dolaylı yöntemler sıklıkla tercih edilse de bazı hipnoterapistler dolaysız derinleştirme telkinlerini tercih edebilmektedir.
Trans hali yeterince derinleştirildikten sonra hasta transtaki olayları keşfetmeye başlar. İlk seanslarda alıştırma için farklı deneyimlerle ilgili çeşitli telkinler kullanılır, hastanın yetenekli olduğu alanları saptamak için kolaydan zora değişik telkinler verilir. Daha sonraki hipnoz seanslarında ise tedaviye daha uygun rota izlenir.
Hipnoz seansının son aşaması ise sonlandırma bölümüdür. Birçok hastada transtan çıkamama korkusu bulunsa da böyle bir durum söz konusu değildir. Bazı hastalarda ikincil kazançtan dolayı hipnozdan çıkmaya direnç olabilir. Hipnozdan çıkarırken belli bir süre vermek en doğrusudur. ‘’Parmaklarımı şıklatınca uyanacaksın’’ yerine 10’dan geriye sayma yöntemini kullanmak daha doğru olur.
Her seansın ardından hasta bilinçli ve uyanıkken birkaç dakika sohbet etmek, danışanın gerçek dünyayla normal temas kurmasını sağlamak için önemlidir.
Antalya Psikiyatri ve Psikoterapi Merkezi, Hipnoterapi Antalya.
Hipnoterapist ve Psikiyatri Uzmanı Dr. Emine Filiz Uluhan.