Hipnotik Telkinler Ve Hipnoterapi
Hipnoterapide, hipnotik trans halindeki kişinin bilinçdışının telkinlere verdiği tepkiden yararlanılarak değişim amaçlanır.
Bilinçdışı tarafından kabul edilen her hipnotik telkin yaşamın bir parçası olur. Hipnozda telkinler doğrudan ve dolaylı olarak verilir. Posthipnotik telkin ise hipnoz seansından sonra da etkisinin sürmesi istenen telkinlerdir.
Show amaçlı hipnozlarda, telkinin gerçekleşmesi bir kere istenir ve sonrasında otomatik olarak silinir. Bu bizim konumuz değildir ve hipnoterapide yeri yoktur.
Hipnotik trans sırasında her telkin sorgusuz sualsiz kabul edilemez. Bu bakımdan bireylerin istemedikleri şeylere zorlanmaları gibi bir durum söz konusu olamaz. Kilo verdirmeye yönelik bir hipnoterapi seansında "ne zaman abur cubur yemek istesen su içmeyi tercih edecek ve doyacaksın gibi bir telkin hasta tarafından kabul edilirken, "ne zaman abur cubur yemek istesen çırılçıplak soyunacaksın" gibi bir telkinin hasta tarafından kabul edilmesi mümkün değildir. Kabul edilemez ve mantığa aykırı telkinler hasta ne kadar derin transta olursa olsun reddedilir. Hipnoz altında kişilere her istediğinizi yaptırırsınız şeklindeki yaygın mit tamamen hurafedir. Bu bakımdan danışanların hipnoz esnasında kontrolün dışında bir şeyler yapar mıyım endişeleri yersizdir.
Hipnotik telkinler öncelikle hipnoz indüksiyonu olarak kullanılır. "Bu odada, bu koltukta ben parmağını sıkarken, hipnoz amaçlı uyu kelimesini duyduğunuzda uyuyacaksın" gibi bir telkin, hipnotik transa sokmaya yönelik bir telkindir.
Doğrudan telkinler direkt istekler olarak emir kipiyle yapılır ve "sen" diye hitap etmek daha etkili olur. Dolaylı telkinlerde ise izin isteyici tarzda, hikâye ve metaforların içinde vurgulamalar yapılır.
Doğrudan telkinler net olarak anlaşılsa da kişi bunlara bilinçli direnç gösterebilir. Hastanın direncini kırmada dolaylı telkinler daha etkili olabilmektedir. Dolaylı telkinleri ilk kullanan ve geliştiren hipnoterapist Milton Erickson olmuştur. 1901-1980 yılları arasında yaşayan Milton Erickson, semptom odaklı ve bir şekilde semptomda değişim yaratmayı hedefleyen yaklaşımlarıyla psikoterapi ve hipnoterapide apayrı bir ekol yaratmıştır.
Hipnotik telkinlerde basit, belirgin ve duru bir anlatımla, en fazla 10-12 yaşlarında bir çocuğun anlayacağı bir dil kullanılmalıdır. Bilinçdışının bir çocuk zihniyetinde olduğu hiçbir zaman unutulmamalıdır. Telkin açık ve net olmalıdır.
"Aldığın her derin nefesle göz kapakların ağırlaşacak ve huzur duyacaksın, her nefeste huzur artacak ve derin bir hipnoza gireceksin" tarzı bir telkin, doğrudan telkindir.
"Yemyeşil bir ormanda yürüyorsun, ağaçların arkasındaki küçük şelalenin su sesi içini huzurla dolduruyor. Temiz havayı derin derin içine çekiyorsun ve doğanın dinginliğini içinde hissediyorsun. Her adım atışın ve aldığın her nefes seni daha fazla rahatlatıyor ve giderek artan huzur seni daha derinliklere çekiyor" gibi bir telkin ise dolaylı telkindir.
Telkin verirken istenileni ön plana çıkarmak gerekir. Kaçınılmak istenen, yapılmaması istenen şeyi vurgulamak ters etki yaparak direnç yaratır. Olumuz kelimeler bilinçdışı tarafından göz ardı edilir. Kilo vermeye yönelik bir hipnoterapi seansında, "artık hamur işi ve tatlı yemekten hoşlanmıyorsun, çünkü bunları yediğinde zayıflayamayacağını biliyorsun" gibi bir telkin olumsuz kelimeler üzerinden giden kötü bir telkindir ve büyük olasılıkla bilinçdışı tarafından algılanmayacaktır. "Dengeli ve doğru ölçülerde yediğin her yemek, senin kilo hedefine ulaşmana yardımcı olacak ve zayıflamaya başladığın için bundan büyük bir memnuniyet duyacaksın" gibi bir telkin ise doğru bir telkindir.
Beklenti kanunu temel bir doğa yasasıdır ve beklenen şey gerçekleştirilmeye meyillidir. Yani bilinçdışında neye inanıyor ve bekliyorsak onu üzerimize çekeriz.
Hipnotik telkinlerde duygulara seslenmek, kelimelere duygu yüklemek her zaman daha olumlu sonuçlar verir. Burada hipnoterapistin sanatçı ruhu ortaya çıkar. Hipnoterapist, hayal uyandırabildiği, kendisi de duyguları yaşayabildiği ve sezgisel olabildiği ölçüde inandırıcı olacak ve değişim gerçekleşecektir. İnancın olmadığı yerde değişim olamaz.
Gelecek zamana yönelik hipnotik telkinler, çoğu kez bilinçdışı tarafından bir açık gibi algılanır ve değişim gerçekleşmez. Çifte anlama gelecek kelimeler de her zaman hipnoterapinin başarısını engelleyebilir. "Kilolarını kaybedeceksin" yerine "kiloların azalacak" gibi bir telkin daha doğrudur. Bilinçdışının kaybetme, kaybolma eylemini, arayıp bulup, yerine koyma ile telafi etmeye yönelmesi kuvvetle muhtemeldir. Bundan dolayı ya kilo verilemeyecek ya da verilen kilolar kısa sürede bulunup yerine konacaktır.
Hipnoterapi Antalya
Hipnoterapist Antalya
Psikiyatr Emine Filiz Uluhan